(5566) no'lu fetvanın ikinci sorusu:
Soru 2: İbn Kudâme'nin el-Muğnî adlı
eserini aldım ve
içerisinde önemsiz bir mesele hakkındaki ihtilafı görünce dehşete kapıldım. Resûlullah (s.a.v.) böyle şeylere karşı bizi şu sözüyle sakındırmıştır:
Sizden öncekiler çok soru sormaları sebebiyle helak oldular.
ve doğrudur ki Hz. Peygamber (s.a.v.) "Ümmetimin ihtilafı rahmettir." buyurmaktadır. Ama bu ihtilaf, çağımızda fıkıh kitaplarında gördüğümüz ihtilaf değildir.
Cevap 2: Hamd yalnız Allah'adır. Salât ve selâm onun resulüne, âilesine ve sahabesine olsun. Bu girişin ardından;
(Bölümün numarası 5; Page No. 30) Sormuş olduğunuz soruda fıkhî meselelerde ihtilafın vaki olması garip bir durum değildir. Çünkü insanlarla ilgili sünnetullah, idrak ve akılları bakımından, nakle dayalı delilleri kavrama, kainatın sırlarını ve Allah'ın kainata yerleştirmiş olduğu kanunları algılama bakımından farklı farklı kılınmış olmalarıdır. Dolayısıyla insanların, şerî ve tabiî ilimlerle alakalı meselelerde akla ve nakle dayalı olarak ihtilaf etmelerinde şaşılacak bir şey yoktur. Bilakis hikmetin, yaratılış ve yetenek farklılığının gereği budur. Böyle bir şeyi çirkin görmek gibi bir hak söz konusu değildir. Fakat hoş olmayan şey, insanın cahilce, hevaya tabi olarak veya mezhebini taklit ettiği kimsenin görüşüne taassupla bağlanarak konuşmasıdır. Hakkı ortaya çıkarma arzusuyla içtihat konusu olan naklî ve kevnî delilleri inceleyen kimse, hata da etse isabet de etse, övgüye şayandır. İsabet ettiği takdirde iki ecir alır: Bir ecir, içtihat etmesinden dolayı; bir ecir de hakka isabet ettiği için.. Eğer hata ederse de mazurdur. İçtihat ettiği için bir ecir alır. Nitekim Resûlullah'ın (s.a.v.) sünneti bu hususa delalet etmektedir.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)'e âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin