Ölünün malını yemek

Ölünün malını yemek. (623) no'lu fetvanın ikinci sorusu: Soru 2: Onlar çölde yaşıyorlar. Onlardan biri vefat ettiği zaman yanında bir kişiden başka kimse bulunmuyor. Onu duyan bir kimsenin gelmesi ve onun techizinde, cenaze namazının kılınmasında ve defnedilmesinde kendisine yardım etmesi için ateş yakıyor. Onların uzaktan geldiklerini ve onlara yemek yedirecek kimseye ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Ölünün bıraktığı maldan onlara yemek yapılması caiz mi diye soruyor?


Cevap 2: Ölünün techizine yardım etmek üzere gelen kimselerin evleri uzaksa ve ölünün varisleri, ölülerinin techizine yardım için gelenlere yedirmeyi gönül rızası ile yapıyorlarsa, bunda bir mahzur yoktur. Onun varisleri yetim yahut orada bulunmuyorlarsa, terekeden yedirmeleri gerekmez. Zira Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Müslüman bir kimsenin malı, ancak kendi gönül rızası ile helal olur. Ölen kimse, aynı yerde onların arasında ve onlarla beraber oturuyor ise, evla olan o yer halkının onlara yedirmeleridir. Çünkü onların murislerinin vefatı, onların kalplerinde fikri bir meşguliyet meydana getirmiştir. Vefatından hemen sonra Cafer b. Ebi Talib'in ailesine yemek yapmaları için kendi ailesinden bazılarına emretmesi, ölen kimsenin ailesine yedirmenin meşruiyetine delalet eder. Peygamber (s.a.v.) buna delil olarak şöyle buyurmuştur: Onların başına, kendilerini meşgul edecek bir durum gelmiştir. Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.



Tags: