Yerden çıkan tüm ürünlerden yararlanmak mümkündür.
Yerden çıkan tüm ürünlerden yararlanmak mümkündür.
Yerden çıkanlar iki çeşittir: Tahıl ve ürünler, maden ve defineler.
Arpa, buğday gibi yerden çıkarılanlar.
Hurma, kuru üzüm ve badem gibi yerden çıkarılanlar.
Tahıl ve meyvelerin zekatı farzdır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekâtı) verin» (Enam: 141)
Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Yağmur [Yağmur, sel ve pınar sularının suladığı ürünler] ve pınar sularının suladığı veya yerden çıkan ürünlerde öşür (onda bir), hayvanla [Hayvanla sulanan ürünler] sulanan ürünlerde ise yarım öşür (yirmide bir) zekât vardır.” [Buhari rivayet etti]
Biriktirilmemişse ve günlük gıda ihtiyacına ayrılmışsa onda zekat düşmez. Bunun sebebi ise biriktirilmemiş malın, kendisinden yararlanılmasını sağlayan tamamlanmış bir maliyetinin olmamasıdır.
Ölçükleri tayin edilmiş türden olmalıdırlar. Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Beş yük’ten az olan hurma ve tahılda zekât yoktur.” [Müslim rivayet etti]
Sebzeler ve baklagiller gibi ölçekli olmayan ürünlerin zekatı yoktur.
Kendi kendine yetişen ürünün zekatı yoktur.
Beş yük’ten az olmamasıdır. Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Beş yük’ten az olan hurma ve tahılda zekât yoktur.” [Müslim rivayet etti]
Buna göre nisab, Nebevî 300 sâ’dır. Bu da kaliteli buğdaydan 612 kg.’a tekabül etmektedir. Buradaki nisab, bir ürünün tüm çeşitlerini kapsamaktadır.
Bunlar –örneğin hurma çeşitlerinden sükkeri ve bürhi- birbirine eklenerek o ürünün –hurmanın- nisab miktarını oluştururlar.
Farklı –örneğin buğday ve arpa gibi- ürünler biribirine eklenmez. Dolayısıyla nisab miktarına ulaşmak için buğday; arpa veya hurmaya eklenemez.
Meyvelerin yetişmesi; tahılların ise sertleşmesi ile zekât vacip olur. Meyve veya tahıl, olgunlaştıktan sonra satılırsa bunların zekatı satıcıya aittir. Çünkü kişi onlara zekat vacip olduğu vakit malik olmuştur.
1. Sahibine herhangi bir külfet olmaksızın yağmur ve pınar sularıyla sulanan ürünlerde öşür (ürünün %10’u) zekat olarak verilmelidir.
2. Kuyu suyu gibi sahibine külfet getirmek suretiyle sulanan ürünlerde zekat olarak öşrün yarısı (ürünün %5’i) verilmelidir.
3. Bazen yağmur bazen de kuyu suyuyla sulanan ürünlerde zekat olarak o ürünün %7,5’i zekat olarak verilmelidir.
Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır.” [Müslim rivayet etti]
Altın, gümüş, demir, mücevher ve kurşun gibi yerden çıkarılan ürünler. Yerden hammadde olarak çıkarılan ürünlerde bu kapsamdadır.
Altın, gümüş gibi insan eliyle toprağın altında gömülü halde bulunan mal.
Bunların zekat yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Ey iman edenler! Kazandıklarınızın temizlerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan (Allah için) sarfedin. Size verilirse göz yummadan alamayacağınız kötü ve değersiz şeyleri sakın vermeye kalkmayın. Biliniz ki Allah zengindir, öğülmeye lâyıktır.» (Bakara: 267)
Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) de şöyle buyurmaktadır: “Definede beşte bir vardır.” [Buhari ve Müslim rivayet ettiler]
Definenin zekatıyla ilgili herhangi bir şart bulunmamaktadır. İnsan onu çıkarır çıkarmaz hemen zekatını vermelidir.
Maden ve definelerin çoğunda ve azında beşte bir (humus) düşer.
Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem)’in “Definede beşte bir vardır” [Buhari ve Müslim rivayet ettiler] hadisi buna delildir.