(Bölümün numarası 1; Page No. 783) (8008) Numaralı fetvanın üçüncü sorusu:
Soru 3: İbn Kesir'in
Nisâ sûresinin
Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.
âyetine yorumu çerçevesinde "Tâgut" genel olarak ne anlama gelir? Burada istenilen, iki şeyin açıklanmasıdır:
Birincisi: Genel olarak tâgut ne anlama gelir?
İbn-i Kesir'in "Her milletin tâğutu Allah'ı bırakıp huzurunda muhakeme edildikleri kimselerdir" dedikleri bu kapsama girer mi? Bu durumda Allah'ın şeriatıyla hükmetmeyen hâkim ve onun huzurunda muhakeme edilmek isteyenleri tekfir etmeli miyiz?
İkincisi:
Muhakemeleşmek istiyorlar.
sözünün anlamı nedir? Bazıları diyorlar ki buradaki irade (istemek) kalbî bir fiildir ve bunu kimse bilemez. Bu yüzden kalbî bir fiil olan irade tam bilinmeden ki asla bilinemez, tağutun huzurunda muhakeme edilenlerin küfrüne hükmedilemez. Öyleyse buradaki irade zahirî (bedensel) davranışlara, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadisiyle istidlal edilerek, verilen hükme razı olup onu uygulamaya yorulmalıdır. Bunlardan hangisi doğrudur?
(Bölümün numarası 1; Page No. 784) Cevap 3 : Öncelikle; belirtelim ki tâgutun genel anlamı, namaz, oruç, adak, kurban veya sadece Allah'a mahsus olan belayı def ve faydayı celp için yakarıp yalvarma gibi ibadetlerle kendisine yaklaşmak ya da Allah'ın Kitab'ı ve Resûlü'nün (s.a.v.) Sünnet'i yerine kendisini hâkem kabul etmek maksadıyla tapınılan her şey demektir.Âyet-i kerimede geçen tâguttan murad ise Allah'ın Kitab'ı ve Resûlü'nün Sünnet'i terk edilerek hakem kabul edilen her türlü nizam, beşeri kanunlar, tevarüs edilen örf ve âdetler ve insanlar arasındaki davaları bunlara göre ya da cemaat liderinin veya kâhinin görüşüne göre çözen kabile reisleridir. veya cemaat onderi ve falcinin gorusleridiBuradan anlaşıldığına göre hakem kabul edilmek üzere konulan Allah'ın yasalarına benzer nizamlar, tâgutun manasına girmektedir. Ancak kendileri razı olmadıkları halde Allah'tan başka ibadet edilen peygamberler ve salih insanlara "tâğut" denmez. Asıl tâgut, insanları buna davet eden ve bunu onlara güzel gösteren insanlardan ve cinlerden şeytanlardır.İkinci olarak: Yüce Allah'ın
Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar.
sözündeki istemeden (irade) murad, uygulamaya dönüştürülen istek ya da kasıt ve iradeye delalet eden karine ve işaretlerdir. Bunun delili ise ardından gelen şu âyettir:
Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.
Yine
İbn Kesir
(Bölümün numarası 1; Page No. 785) ve başka müfessirlerin âyetin nüzul sebebi olarak zikrettikleri olay da buna delildir. Ayrıca emre itaat, rızayı gösterir. Böylece istemenin (irade) kalbi bir eylem olduğu ve bu bilinmeden ki asla bilinemez, irade sahibi (mürid) hakkında hüküm verilemeyeceği yönündeki sorunsal (işkal) da çözülmüş oldu. Başarı Allah'tandır! Allah, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.