Taklidin hakikati ve kısımları

Taklidin hakikati ve kısımları (11296) no'lu fetvanın ikinci ve üçüncü soruları: Soru 2: Taklidin hakikati ve kısımları nedir? Hükmünü de açıklayarak bilgi verir misiniz?


Cevap 2: Hamd yalnız Allah'adır. Salât ve selâm onun resulüne, âilesine ve sahabesine olsun. Bundan sonra; 1- (Bölümün numarası 5; Page No. 39)  Usul ilmi âlimleri taklidin hakikatini beyan için bazı tarifler zikretmişlerdir. Bu tarfilerden biri şöyledir: Usul âlimlerinden biri şöyle demiştir: Taklit; görüş sahibinin görüşünü neye istinat ettiğini bilmeksizin kabul etmektir. Bir diğeri de taklitle ilgili şu tanımı yapmıştır: Görüş sahibinin görüşünü herhangi bir hüccet olmaksızın kabul etmektir. Ebu'l-Me'âlî el-Cuveynî, taklit ile ilgili şu tanımı tercih etmiştir: (Taklit:) ittibâ' olunması hakkında delil bulunmayan birine herhangi bir bilgiye dayalı olmaksızın ittibâ' etmektir. Bu tarfiler birbirine yakın tariflerdir. Usul âlimlerinin, bu tanımlar üzerinde mantık sanatına dayanan bazı tartışmaları bulunmaktadır. Fakat buradaki maksat, birbirine yakınlaştırmak suretiyle taklidin hakikiatini beyan etmektir. 2- Taklidin, her birinin hükmünü beyan ederek, kısımlarına gelince; şöyle: a- "İçtihat ehliyetine sahip birinin" Hz. Peygamber'den (s.a.v.) sabit olarak gelen deliller neticesinde hak ortaya çıktıktan sonra kendisi dışındaki ilim adamlarından birisini taklit etmesi.. Böyle bir kimsenin, istidlal yoluyla ulaşmış olduğu sonuca muhalefet eden birini taklit etmesi icmâ ile caiz değildir.b- "İçtihat ehliyeti kendisinde bulunan bir kimsenin" kendisi dışındaki müçtehitlerden birini kendi içtihadıyla şerî bir hükme varmadan önce taklit etmesi.. Böyle birinin de Şafii, Ahmed ve bir grup ilim adamının vardığı görüş hususunda bir başkasını taklit etmesi caiz değildir. Şerî hükme bizzat kendisi varabilecek kapasitede bulunması nedeniyle tercihe daha şayan olan budur. Şu ayetten dolayı şeriatın kendisini neyle mükellef tuttuğunu öğrenmek için içtihat etmekle sorumludur: O halde gücünüz yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) de şu sözü sabit olmuştur: Size bir şey emrettiğim zaman, gücünüz yettiği kadarıyla bunu yerine getirmeye çalışın. (Bölümün numarası 5; Page No. 40) c- "Delilleri inceleme ve hüküm çıkarma konusunda aciz olan kimsenin" şerî delillerle ilgili içtihat ehliyetine sahip bir âlimi taklit etmesi caizdir. Zira Allah te'âlâ şöyle buyurmaktadır: Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Bir diğer ayette de Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun. Sıkıntının giderilmesine delalet eden benzer naslardan ötürü ve mükellefi ahkam konusunda hataya düşmekten, Allah hakkına ilimsizce söz söylemekten muhafaza etmek amacıyla içtihat konusunda ehliyet sahibi bir ilim adamını taklit etmesi caizdir.d- İslam şeriatına muhalefet eden ataları, liderleri ve yöneticileri, tarafgirlik nedeniyle ve hevaya uyarak taklit etmek ise icmâ ile haramdır. Böyle bir taklit, Kur'ân ve hadisin birçok nassında yerilmiştir. Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? Bir diğer ayette Allah te'âlâ şöyle buyurmuştur: Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. Başka bir ayet de şöyledir: Allah ve Resûlü bir konu hakkında hüküm verince, inanmış bir erkek ve kadının kendiliklerinden seçme hakkı yoktur. Bir diğer ayet-i kerimede Allah şöyle buyurmaktadır: (Bölümün numarası 5; Page No. 41)  Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar. Allah te'âlâ bir diğer ayette şöyle buyurmuştur: (Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Bir diğer ayet de şu şekildedir: Şu muhakkak ki, Allah kafirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır.(64)(Onlar) orada ebedi olarak kalacaklar, (kendilerini koruyacak) ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır.(65)Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler.(66)Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.(67)Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov. Başarı Allah'tandır!Allah peygamberimiz Hz. Muhammed'e, (s.a.v.) âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.


Tags: