( 11288 ) Numaralı fetva:
Soru : Altı yıl oldu, büyük kardeşim küçüğüyle konuşmuyor. Ona selam da vermiyor. Kopukluğun sebebi dünyevi şeylerdir. En önemlisi şudur: Küçük olan kardeşim, babamın (Allah rahmet eylesin) bize bıraktığı arazideki evin yanına bir oda ve diğer gerekli bölmeleri yapmak istedi. Ancak büyük kardeşim şöyle demekte: O evi yıkmalıyız ve ailenin sayısına eşit olarak altı daireli yeni bir bina yapmalıyız. Küçüğü şu sebeple itiraz etmekte, ev yıkılırsa aralarında ben, küçük kardeşler ve annem nerede yaşayacaklar. Fikirler çatışmakta ve ihtilaf çıkmaktadır. Babamın vefatından sonra kardeşlerim arasında olan ihtilafı da bu durum destekledi. Özetle: Hepimiz annemize gittik ve hepimiz için hayrı istiyor dedik. Diğeri sadece kendi menfaatini düşünmektedir. (her biri diğeri için böyle söylemekte) Büyüdükten sonra da gayret ettik ancak fayda etmedi. Her birisi diğerinin yanına gelmesini ve özür dilemesini istiyor. İş ailelere de sıçradı, çocuklar bir birleriyle görüşmemeye başladılar. Ki büyük abimin çocukları babalarıyla arası bozuk diye, amcalarıyla konuşmuyorlar. Son olarak: Kıymetli hocam, çözüm nedir? Doğru yolu bulmaları için onlara nasihat olarak ne söylemem gerekir? Sizden gelen nasihati okusalar belki kalpleri yumuşar da hidayete gelirler. (Bölümün numarası 25; Page No. 324)
Cevap : Büyük ve ondan küçük olan kardeşlerinin şunları yapmaları gerekir: Allah'tan korkacaklar ve sıla-ı rahmi kesmeme hususunda ona riayet edecekler. En hayırlıları selama ilk başlayıp diğerini affedendir. Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız?(22)İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Yine Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının.
Yani: Sıla-ı rahmi kesme konusunda ondan sakının. Ebi Bekre'den gelen hadiste Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
İşleyene daha dünyada cezası çarçabuk gelmeye layık olan günah zulüm ve sıla-ı rahmin koparılmasıdır. Bu cezanın dünyada gelmesi, ahiretteki cezaya kefaret değildir. (Bölümün numarası 25; Page No. 325)
İmam Ahmet ve Tirmizi rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Sahih bir hadistir.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.