Soru: Pazarda rukyeler ve duaları satmasına müsade edilmesi için Riyad Bölgesi Emirliğine birisi gönderildi. Emr-i bil Ma'ruf ve Nehy-i anil Münker Heyeti kendisinden, Emirlikden bir izin belgesi almasını talep etti ve konu bize gönderildi.
Emirlik, ruhsat isteyen şahıstan ikna olduktan ve vatandaşları aldatmadan koruyan kural ve kanunları yerine getirdikten sonra sizden izin belgesi vermenizi teklif etmektedir. Bu konuda sizin görüşünüz ve bu konuda konulan şartları taşıyan kimseler için ruhsat verme imkanı olmasıyla muvafakat vermeyi ümit ediyoruz. Zat-ı Âlinize selamlarımızı sunuyoruz.
Cevap: Kur'ân yahut peygamberden gelen zikir yahut benzerlerinin bir kağıt yahut bir tabağa yazılıp sonra hastalığından şifa ümidiyle hastanın onu içmesi için, su ve benzeri bir şeyle yıkanmasının hükmü hakkında daha önce bir fetva yayınlanmıştır.
(Bölümün numarası 1; Page No. 258) Kur'ân, peygamberden gelen zikirler veyahut benzerlerinin bir kağıda yahut bir tabağa yazılıp sonra hastalığından şifa ümidiyle hastanın onu içmesi için su ve benzeri bir şeyle yıkanmasının hükmü hakkında, Peygamber'den (s.a.v.), Raşid halifelerden ve sahabeden (r.a.) bir şey rivayet edilmemiştir. Bildiğimiz kadarıyla onların bunu yaptıklarına dair de bir rivayet yoktur. Her türlü hayır, Peygamber'in (s.a.v.) yoluna ve halifelerinin ve diğer sahabelerin (r.a.) yoluna tabi olmadadır. O fetvanın metni şöyledir: Peygamber (s.a.v.), şirk yahut manası anlaşılmayan bir söz olmadığı sürece, Kur'an, zikir ve dualarla rukye yapmaya (okumaya) izin vermiştir. Zira
Müslim Sahih'inde
Avf
b. Malik'ten
rivayet
ettiğine göre
şöyle demiştir:
Biz cahiliye döneminde rukye (okuyup üfleme) yoluyla tedavide bulunurduk. Bu sebeple: "Ey Allah'ın Rasûlü, bu hususta ne dersiniz?" diye sorduk. Bize: "Okuduğunuz duaları bana arzedin bakayım!" buyurdular. (Biz de okuyup arzettik.) Sonra: "İçerisinde şirk olmayan şeyle rukye yapmada bir beis yoktur" buyurdular.
Âlimler, onun bir sebep olup tesiri olmadığı, ancak Allah Te'âlâ'nın takdiriyle olduğu inancıyla birlikte, yukarıda ardezildiği şekilde rukyenin câiz olduğu görüşünde icma etmişlerdir. Kur'ân'dan olmayan bir şeyi, boyuna asmak yahut kişinin her hangibir uzvuna bağlamak haramdır, bilakis şirktir. Zira İmam Ahmed
Müsnedinde
İmran
b. Husayn'dan (r.a.)
şöyle
rivayet
etmiştir:
Rasûlüllah (s.a.v.) elinde pirinçten yapılma bilezik olan bir adam gördü. «Bu nedir?» diye sordu. Adam: "Kolumdaki ağrıdan dolayı bunu taktım." dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): «Onu çıkar, çünkü bu, ağrını arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Şayet bu üzerindeyken ölecek olsaydın, ebediyen kurtulamazdın» buyurdu.
Yine Ukbe b. Amir'den rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.)
şöyle
buyurmuştur:
Kim temime (muska, nazarlık, tılsım) takarsa, Allah işini tamamlamasın. Kim deniz kabuğu takarsa, Allah ona huzur ve rahat vermesin.
Yine Ahmed'in bir rivayetinde
şöyle
geçmektedir:
Kim boynuna tılsım takarsa şirke düşer.
Yine
Ahmed ve Ebu Davud, İbn Mesud'un (r.a.) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
Ben
Resûlüllah'ı
(s.a.v.)
şöyle
derken duydum:
(Bölümün numarası 1; Page No. 259)
Mutlaka Rukyeler, temîmeler (muskalar), tiveleler (muhabbet muskaları) şirktir.
Astığı şey Kur'ân ayetleri de olsa, sahih olan yine onun yasak olmasıdır. Üç şeyden dolayı:Birincisi: Muska takmaktan men eden hadislerin umum ifade edip, onu tahsis eden bir şeyin olmaması.İkincisi: Günaha giden yolun kapatılması ki bu, böyle olmayanların asılmasına da sebep olur.Üçüncüsü: Bunlardan asılan şey, tuvalet ihtiyacını giderme, istinca, cima ve benzeri hallerde onu taşımak suretiyle, küçük düşürme hedefi olur. (Bölümün numarası 1; Page No. 260) Bereket, ilim elde etme, bir mal kazanma yahut sıhhat ve afiyet ümidiyle, bir levhaya, tabağa yahut kağıda Kur'ân'dan bir sure veya ayetler yazıp, onu su, za'feran yahut benzeri bir şey ile yıkayıp o suyu içmeye gelince; bunu yapmaya sebep bulunmasına rağmen Peygamber'in (s.a.v.) kendisi yahut başkası için bunu yaptığına dair ve bu konuda sahabelerinden birine izin verdiğine yahut ümmeti için ruhsat verdiğine dair bir rivayet sabit olmamıştır. Yine bildiğimiz kadarıyla Hz. Peygamberin bunu yaptığına yahut bu konuda ruhsat verdiğine dair sahabelerin (r.a.) herhangi birinden sahih bir hadis rivayet edilmemiştir. Buna göre evla olan, onu terketmek ve dinde sabit olan Kur'ân ve esma-i hüsna ve manası bilinen ve şirk şaibesi bulunmayan Peygamberden sahih olarak rivayet edilen zikir ve dualarla yapılan rukye ile yetinmektir. Sevap ümidiyle Allah'ın koyduğuyla Ona kurbiyet, Allah'ın sıkıntısını gidermesi ve üzüntüsünü yok etmesi ve faydalı ilim vermesi yeterlidir. Kim Allah'ın koyduğuyla yetinirse, Allah onu diğerlerinden müstağni kılar. Allah başarıya ulaştırandır.Buna göre, zikredilen rukyeler ve duaları satması için bu adama izin belgesi verilmemesi, bilakis onu satmaktan menedilmesi gerekir.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.