Peygamberler ve evliya ile tevessül etmek ve onları vesile kılarak yardım istemek

Soru 4: ÜstadSüleyman b. Sehman'nın Üstad Ali b. Abdillah b.İsa'ya yazdığı Peygamberler ve Evliyayı vesile kılma ve onları vesile kılarak (birşey ) istemenin caiz olduğunu iddia edenin iddiasını boşa çıkarmayı içeren mektubu hakkındaki görüşünüz nedir? O mektupta şöyle geçmektedir: Şeyhu'l-İslam, hadisin sıhhatinin yorumuyla ilgili el-İzz b. Abdi's-Selam'dan zikredilen şey hariç, böyle söyleyen birisini bilmediğini ve Peygamberimiz adına yemin edilmesinin caiz olmadığını zikretmektedir .


Cevap 4: Üstad Süleyman b. Sehman'nın Şeyhu'l-İslam İbn Teymiye'den naklettiği, ( Hadisin sıhhatinin yorumuyla ilgili el-İzz b. Abdi's-Selam'dan nakledilen şey hariç, böyle söyleyen birisini bilmiyorum ve Peygamberimiz adına yemin edilmesi caiz (Bölümün numarası 1; Page No. 526) değildir.) sahih bir nakildir. Bu, "Mecmûu'l-Fetâvâ" cüz 1, sayfa 337 ve 347 ye müracaat edilirse görülecektir.Buradaki hadisten kasıt, âmânın peygamber efendimiz (s.a.v.)'i aracı kılması ve gözünü iade etmesi için Allah Teâlâ'ya dua etmesini istemesi hadisidir. Bunu, Et-Tirmizî ve Nesai Ve İbn Mace, Osman b. Hanif'ten O da Peygamber (s.a.v.)'den rivayet etmiştir. İbn Teymiye (Allah kendisine rahmet etsin) hadisin sahih olduğunu ve Peygamber (s.a.v.)'in zatına tevessüle dair bir delil bulunmadığını bilakis bu âmâya gözünü iade etmesi için Peygamber (s.a.v.)'in Rabbine dua etmek suretiyle Allah Teâlâ'ya tevessül olduğunu beyan etmiştir.Daha fazla izah sanedinde, hadisin rivayetleri ve bunlar üzerine söyledikleri hakkında İbn Teymiye'nin zikrettikleri şunlardır: ( Et-Tirmizî Peygamber (s.a.v.)'den sahih bir hadis rivayet etmiştir. Bir adam dua ederek şöyle demektedir: Allah’ım! Sen'den diliyor ve dileniyorum, Rahmet Peygamberi Hazreti Muhammed'i vesile edinerek Sana teveccüh ediyorum. Ya Muhammed, ya Rasûlellah, şu hacetimi yerine getirmesi için seni vesile yaparak Rabbime yöneliyorum. Allah’ım hakkımda Onu şefaatçi kıl. En-Nesai de, bu duanın benzerini rivayet etmiştir. Et-Tirmizî ve İbn Mace de Osman b. Hanif'ten şöye bir rivayet vardır: (Bölümün numarası 1; Page No. 527) Âmâ bir adam Peygamber (s.a.v.)'in yanına çıkageldi, ve “Ya Resûlellah, benim için Allah'a dua et, iyi olayım, gözlerim görsün,” dedi. Resûlullah Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm: “İstersen sana dua edeyim, istersen sabret, bu senin için daha hayırlı olur” dedi. Adam dedi ki; “Ya Resûlellah, Allah'a dua etseniz”. Bunun üzerine Resûlullah Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm o adama ; güzelce bir abdest almasını ve sonra şu duayı okumasını emretti: “Ya Rabbi, ben senden istiyor ve rahmet Peygamberi olan Peygamberin Hz. Muhammed ile sana yöneliyorum. Ya Rasûlellah, ya Muhammed, (s.a.v.) ben bu ihtiyacımın giderilmesi için seninle Rabbime yöneldim. Ya Rabbi! O’nu benim hakkımda şefaatçi kıl. Et-Tirmizî dedi ki: Bu hasen ve sahih bir hadistir. En-Nesai, Osman b. Hanif'ten şu hadisi rivayet etti: Âmâ bir adam dedi ki: "Ya rasulallah, gözümü açması için Allah'a dua et." Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: "Git, abdest al, sonra iki rekat namaz kıl, sonra şöyle de: Allah’ım senden diliyor ve dileniyorum, rahmet Peygamberi olan nebin Hz. Muhammed'i vesile edinerek sana teveccüh ediyorum. Ya Muhammed, (s.a.v.) seni vesile yaparak gözümü açması için Rabbime yöneliyorum. Allah’ım Onu hakkımda şefaatçi kıl." Ravi dedi ki: Adam döndü, Allah gözünü açmıştı. El-İmam Ahmet Müsned'inde şöyle dedi: Umeyr b. Yezid el-Hatmi el-Medini'den Şu'be, Ondan da Ruh'un bize rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Umara b. Huzeyme b. Sabit'in Osman b. Hanif'ten şöyle rivayet ettiğini işittim: Âma bir adam Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve şöyle dedi: “Ya Resûlellah, bana şifa vermesi için Allah'a dua et. Resûlullah (s.a.v.): “İstersen bunu tehir edeyim, bu ahiretin için daha hayırlı olur.İstersen senin için dua edeyim buyurdu. Adam dedi ki: “Hayır, benim için Allah'a dua et.” Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) abdest almasını, iki rek’at namaz kılmasını, arkasından şu duayı okumasını emretti: “Ya Rabbi, ben senden istiyorum ve Rahmet Peygamberin Muhammed (s.a.v.) ile sana yöneliyorum.Ya Muhammed, ben bu ihtiyacımın giderilmesi hususunda seninle Rabbime yöneliyorum. Ya Rabbi! beni Onun hakkında, Onu da benim hakkımda şefaatçı kıl. Ravi dedi ki: Adam onu yaptı ve iyileşti. Bu hadiste, duada Onu vesile kılarak Allah'a yönelme vardır. (Bölümün numarası 1; Page No. 528) Bazıları şöyle demişlerdir: Bu, diri olsun ölü olsun mutlak olarak Onunla tevessülün caiz olmasını gerektirir. Öldükten sonra ve gıyabında Onun zatıyla tevessül edenler bunu delil getiriyorlar. Bunlar, O hayatttayken âmanın ve sahabenin Onu vesile etmelerini, Onun adıyla Allah'a kasem etme, yahut ihtiyaçalarını gidermesi için Onun zatını vesile kılarak Allah'a dua etme şeklinde anlamışlardır. Yine onlar, Onu vesile kılmanın, onlar için bizzat dua etmesine ve Ona uymalarına ihtiyaç olmadığı görüşündedirler. Bunlara göre Allah Rasûlü dua etse de etmese de aynıdır. Onlara göre bunların hepsi, Onu vesile kılmaktır. İster ona uysunlar, ister uymasınlar. Bunlar, Allah Rasûlü kendisine dua etmese de onların iddialarına göre Onu vesile kılanın ihtiyacını Allah'ın gidereceğine inanırlar. Allah Rasûlü kendisine dua ettiği zaman, Onun duasıyla tevessül edenin ihtiyacını giderdiği gibi. Onlara göre, her ikisi de Onunla tevessül etmiştir. O âmânın tevessülü gibi, Peygamber (s.a.v.)'i vesile kılarak Allah'tan bir şey isteyen herkes, Onu aracı kılmış demektir. Âmâya emredilen şeye gelince bu kendileri için meşrudur. Bunların sözü ise, şerî olarak da yorum olarak da batıldır. Allah'ın şeriatına muvafık olmadığı gibi, söyledikleri de hılkate uygun değildir.Bu konuda şöyle diyenler de var: Bu başlı başına bir dava. Hüküm, hükmün illetinde birbirine benzeyenlerde sabit olur. Ona muhalif olan ve mümasil olmayan konularda hüküm onunla sabit olmaz. Peygamber (s.a.v.) in kendisine dua ettiği ve dua etmediği kimse arasındaki fark, şeran ve takdir olarak sabittir. Birini diğeri gibi kılmak caiz değildir.Peygamber (s.a.v.) bu âmâya şefaat etmiştir.. Bundan dolayı duasında şöyle demiştir: (Bölümün numarası 1; Page No. 529)  Allah'ım, Onu benim hakkımda şefaatçi kıl. Adam, Onun kendisi hakkında şefaatçı olacağını biliyordu. . İstersen sabret, istersen sana dua edeyim. Adam: "benim için dua et" dedi. sözüne gelince bu, Rasûlüllah (s.a.v.) tan kendisi için dua etme talebidir. Peygamber (s.a.v.) de namaz kılmasını ve bizzat kendisi içinde dua etmesini emretmiştir ve duasında da şöyle demiştir: Allah'ım, Onu benim hakkımda şefaatçi kıl. Şu duanın manası da bunu göstermektedir: Allah’ım Sen'den diliyor ve dileniyorum, elçin Hazreti Muhammed'i vesile edinerek Sana teveccüh ediyorum. Yani, Onun duasıyla ve şefaat etmesiyle. Hz. Ömerin dediği gibi: "Allah'ım, biz kuraklığa maruz kaldığımız zaman nebini vesile kılarak sana yönelirdik ve sen bize rahmet veriyordun."Her iki hadisin manası aynıdır. Peygamber (s.a.v.) hayatında kendisini vesile kılan adamı biliyor. Hz. Ömer'in zikrettiği gibi, Onlar kuraklığa maruz kaldıkları zaman Onu vesile kılıyorlardı. Ancak Allah Rasûlünün vefatından sonra, Onun yerine başkalarını vesile kılmaya başladılar.Eğer kendisiye tevessül, hayattayken ve öldükten sonra aynı olsaydı, Allah Rasûlünün kendisine dua ettiği kimse, kendisine dua etmediği kimse gibi olsaydı, O, yaratılmışların en faziletlisi ve Rabbi yanında en mükerremi, aracı kılma yönüyle onlara en yakını olduğu halde, Onun gibi olmayan bir başkasını aracı kılmak suretiyle, kendisini aracı kılmakta adaletli davranmamış olurlardı. (Bölümün numarası 1; Page No. 530) Aynı şekilde, bu âmânın durumunda olduğu gibi, âmâ tevessülde bulunsa ama Allah Rasûlü kendisine dua etmeseydi, bütün âmâ sahabiler yahut onlardan bazıları bu âmânın yaptığını yaparlardı. Sahabeler, ilk iman eden muhacir ve ensar oldukları halde, Allah'ı ve Rasûlünü ve Onların hukukunu, hangi duanın meşru ve faydalı, hangi duanın faydasız ve meşru olmadığını bizden daha iyi bildikleri halde, aynı zamanda onlar, zaruret, kıtlık ve kuraklık anlarında sıkıntıların giderilmesi, zorun kolaylaştırılması ve yağmurun yağmasını mümkün olan her yolla istedikleri halde, Onların böyle davranmaları, meşru olanın, onların terkettikleri değil, takip ettikleri olduğunun delilidir.Bundan dolayı fakihler kitaplarında, onların terkettiklerini değil, yaptıklarını zikretmişlerdir. O da, hayattayken Onu aracı kılmak, Ondan dua ve şefaatını istemektir. Bu, kendileri için dua istemek cinsindendir ki, bu da meşrudur. Müslümanlar, O hayattayken kendileri için dua istemeye devam etmişlerdir. Vefatından sonra ise, ister kabri başında isterse kabri başında olmasın, sahabiler kendisinden dua talep etmemişlerdir. İnsanlardan bir çoğunun salihlerin kabirleri başında yaptıkları gibi ki, onlardan biri ölmüşten ihtiyacını ister, yahut onunla Allah'a kasem eder, veya buna benzer şeyler yapar. Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.



Tags: