(388) no'lu fetva:
Soru 1: Müslümanların dini bayramları yani Ramazan ve kurban bayramlarını farklı günlerde kutlamaları konusunda İslam'ın hükmü nedir? Bilindiği üzere bu durum oruç tutmanın haram olduğu gün, yani bayram günü oruç tutmaya veya oruç tutmanın vacip (farz) olduğu günde de bayram etme ile sonuçlanıyor. Bu önemli konuda Allah katında delil olacak tatmin edici bir cevap rica ediyoruz. Bu farklılığın iki günde meydana gelmesi ihtimal dahilinde ise üç gün de olabilir. İslam bu farklılığı reddediyorsa müslümanların bayramlarını birleştirmek için doğru olan yol nedir?
Cevap 1: Âlimler hilalin doğduğu yerlerin farklı olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Bu gerçek hem gözlemle ve hem de aklen bilinen bir husustur. Fakat bilginler hilalin farklı yerlerde farklı zamanlarda doğmasının ramazanın başlangıcı ve bitimi için esas alınıp alınmayacağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Hilalin farklı yerlerden doğmasına itibar edileceği konusunda iki görüş vardır. Bazı fıkıh bilginleri Ramazanın başlaması ve bitimi için hilalin farklı yerlerden doğmasını esas almaktadırlar. Bazılar da buna itibar etmezler. Her bir grup Kitap'tan Sünnetten ve kıyastan delil getirirler. Belki de her iki zümre Yüce Allah'ın ayetini delil almakta ortak davrandıkları için aynı ayeti delil olarak almış olabilir. Bu ayetlerden biri
Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun.
ayeti diğeri de
Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ..... için vakit ölçüleridir.
ayetidir. Hadis ise
Onu (hilali) gördüğünüz zaman oruç tutunuz ve onu gördüğünüz zaman iftar ediniz.
(Bölümün numarası 10; Page No. 102) hadisidir. Çıkan ihtilafın sebebi nasları anlamada farklılık, her fırkanın nasslardan delil çıkarırken belli bir metot kullanmasıdır. Kısacası fetvası istenen husus, nazari içtihada açık olan meselelerden biridir. Bundan dolayı fıkıh bilginleri eskiden ve günümüzde bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Bir belde otuzuncu gece hilali görmemişse bir başka bölgenin rüyetini esas alıp ona göre davranabilir. Kendi aralarında ihtilaf edince devletlerindeki idarecinin hükmünü alabilirler. Bu hüküm, idareci müslümansa geçerlidir. Onun bu iki görüşten birine dayanarak hüküm vermesi var olan ihtilafı ortadan kaldırır. Ümmetin de buna göre amel etmesi gerekir. Yönetici müslüman değilse müslümanlar kendi ülkelerindeki İslam Merkezi Konseyinin hükmünü alırlar. Böylece memleketlerinde ramazan oruçları, ve bayram namazları konusunda birliği korumuş olurlar.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.