(Bölümün numarası 1; Page No. 299)
Muskalar.
(Bölümün numarası 1; Page No. 300) Beşinci soru, (515) no'lu fetvadan:
Soru 5: Kur'ân'dan bir ayeti yazıp onu pazuya asmanın yahut bu yazılan şeyin su ve benzeri bir şeyle silinmesi ve bu su ile bedenin ıslatılması yahut yıkanmasının hükmü nedir?. Bu şirk midir, değil midir? Bu caiz midir, yoksa değil midir?
Cevap 5: Korkulan bir zarardan korunmak yahut başa gelen bir zararın defedilmesi ümidiyle, Kur'ân'dan bir ayetin yahut Kur'ân'ın tamamının pazuya ve benzeri bir yere asılması, hükmü hakkında selefin ihtilaf ettiği konulardandır. Onlardan bazıları, bunu yasaklamış ve asılması nehyedilen muskalardan saymışlardır. Zira bu, Peygamber'den (s.a.v.) rivayet edilen şu hadisin umum ifade eden manasına girmektedir:
Muhakkak Rukyeler, temîmeler (muskalar), tiveleler (muhabbet muskaları) şirktir.
Hadisi
Ahmed
ve Ebu Davud
(Bölümün numarası 1; Page No. 301) rivayet etmişler ve şöyle demişlerdir: Kur'ân'dan olmayan şeyin asılmasını hariç tutan tahsis edici bir şey yoktur. Yine şöyle demiştir: Kur'ân'dan olan bir muskanın asılması, Kur'ân'dan olmayanların da asılmasına sebep olur. Dolayısıyla ondan olmayan bir şeyi asmaya götüren yolu kapatmak için onun asılması yasaklanır. Üçüncü olarak şöyle demişlerdir: Onun asılması, genellikle insan üzerine asılan şeyi küçük düşürmeye sebep olur. Zira tuvalet ihtiyacını giderirken ve istinca, cima yaparken ve benzeri durumlarda onu taşımak durumundadır. Abdullah
b. Mesud
ve talebeleri
ve arkadaşlarından bir çoğunun tercih ettiği ve müteahhir âlimlelerin kabul ettiği bir rivayetinde Ahmed b. Hanbel bu görüşte
olanlardandır. Kur'ân, Allah'ın isimleri ve sıfatlarından olan muskaların asılmasını caiz gören ve buna ruhsat veren âlimler de vardır.
Abdullah b. Amr b. As gibi.
Ebu
Cafer el-Bâkir
ve bir rivayetinde Ahmed de
aynı görüşü beyan etmişler ve yasaklayan hadisi, içerisinde şirk bulunan muskalara hamletmişlerdir. Tevhidi ve ihtayatı korumayı içine aldığı için, birinci görüş, delil yönünden daha kuvvetli ve inancı daha muhafaza edicidir. İbn
Amr'dan rivayet edilen hadise gelince,
bu, Kur'an'ı çocuklarına ezberletme, onun levhalara yazılması hakkındadır. Bu levhaların çocukların boyunlarına asılması, onunla zararı defedecek yahut menfaatı celbedecek bir muska olması kastıyla değildir. Bu yazılan şeyin su ve benzeri bir şeyle silinmesi ve bu su ile bedenin ıslatılması ve yıkanmasına gelince, bu konuda Peygamber'den (s.a.v.) sahih bir hadis rivayet edilmemiştir. İbn
Abbas'tan (r.a.) rivayet edildiğine göre,
o Kur'ân'dan ayetler ve zikir yazar ve kendisinde hastalık olanın onu içmesini emrederdi. Fakat bu, ondan sahih olarak rivayet edilmemiştir.
İmam
Malik
"Muvatta"da şöyle rivayet etmiştir:
Amir
b. Rabia,
Sehl
b. Huneyf'i
yıkanırken
gördü ve:
Bu günkü gibi
bir manzarayı
ve böylesine beyaz bir teni
hiç görmedim,
(Bölümün numarası 1; Page No. 302) dedi. Bunun üzerine Sehl hemen orada çarpılmış gibi yere yıkılıp kaldı. O, Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına götürüldü ve şöyle denildi: Ey Allah'ın elçisi, Sehl b. Huneyf'e bakar mısın?. Allah'a yemîn olsun ki başını kaldıramıyor. Resûlüllah (s.a.v.) buyurdu ki: Onunla ilgili olarak herhangi birisini itham ediyor musunuz?. Sahabe: Âmir b. Rabia'yı itham ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Âmir b. Rabia'yı çağırdı ve onu azarlayarak şöyle buyurdu: "Sizden biriniz niçin din kardeşini öldürüyor?. Mübarek olması için dua etseydin ya! (Mâşallah, Bârekallah gibi sözler söyleseydin ya!). Şimdi onun (Sehl) için yıkan." Bunun üzerine Âmir b. Rabia, bir kabın içinde yüzünü, ellerini, dirseklerini, dizlerini, ayak parmaklarını ve izarının içini yıkadı.Sonra bu su, Sehl b. Huneyf'in üzerine döküldü. Ardından Sehl hemen iyileşiverdi ve sanki kendisinde hiçbir şey yokmuş gibi insanlarla birlikte kalkıp gitti.
Bir rivayette de şöyle demiştir:
Nazar değmesi gerçekten vardır,
onun (Sehl) için abdest al.
Sehl, Resûlüllah (s.a.v.) ile birlikte kalkıp gitti.
Yine bu hikayeyi
İmam
Ahmed
ve Tabarani rivayet etmişlerdir.
Bundan dolayı bazı âlimler, ya Sehl b.Huneyf'in hikayesinde zikredilen şeye kıyasla, yahut da hadis zayıf olsa da bu konuda İbn Abbas'tan nakledinen şeyle amel ederek, bu konuda geniş davranmışlar ve Kur'ân ve zikrin yazılmasını, su ile silinmesini ve o su ile hastanın
ıslatılmasını
yahut
yıkanmasını
caiz görmüşlerdir. İbn
Teymiyye
"Mecmûu'l-Fetava" nın onikinci cildinde bunun caiz olduğunu
zikretmiş ve şöyle demiştir: "İmam
Ahmed ve
diğerlerinin görüşü, bunun cevazı yönündedir." İbn
Kayyim,
"Zadü'l-Mead" kitabının Tıbbü'n-Nebevi bölümünde şöyle demiştir: "Seleften bir grup bunu caiz görmüşlerdir.
İbn Abbas,
Mücahid
ve Ebu Kılabe bunlardandır."
Sonuç olarak, bu gibi bir amel, şirk olarak itibar olunmaz.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.