Kişinin bakımını üstlendiği ve kendisine yardım ettiği kişiye mirasçı olmaz

(20037) Numaralı fetva: Soru: Dul bir kadın var ve bu kadının uzak bir akrabası dışında kimsesi yoktur. Kadın bu akrabanın yanında bir süre kalır ve daha sonra bu akraba kadına kötülük yapmaya başlar ve kadın bu ailenin yanından çıkmak ister. Bu sebeple kadın mahkemeye başvurur Muhammed adlı bir vatandaşın sorumluğuna girmek ister. Mahkeme bunu kabul eder ve kadının bütün velayeti bu şahsa verir. Bu şahıs ve ailesi kadına iyi bakarlar. Hatta bu kadına bir arsa verip bir ev yaparlar. Söz konusu kadın bu hadisenin sekiz yıl önce meydana geldiğini söyler. Şu anda yanında kendisine verilen infak ve yardımlardan biriken bir miktar mal bulunmaktadır. Bu kadın malını kendisine sahip çıkıp velayetine alan şahsa vermek istemektedir. Dolayısı ile bu şahıs kadına mirasçı olabilir mi? (Bölümün numarası 16; Page No. 492)


Cevap: Eğer durum anlattığın gibi ise, söz konusu şahıs, dul kadının velayetini üstlenip ona sahip çıkmış olsa bile o kadının asabesi değildir, nesep olarak ona yabancıdır. Dolayısı ile kadına varis olamaz. Ayrıca dul kadının bütün malını bu şahsa vasiyet etmesi caiz değildir. Nitekim İbn Abbas (r.a), Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakleder Miras hisselerini sahiplerine verin. Kalan olursa o, en yakın erkek akrabanındır. Hadis muttefekun aleyhidir. Çünkü irsin sebepleri üçtür: Evlilik, nesep ve kölelik . Bundan dolayı bu kadından miras olarak kalan mal eğer başka kimse yoksa asabe olan uzak akrabaya verilir. Eğer akraba yoksa miras mallar beytülmala verilir. Bununla birlikte malının üçte birini söz konusu şahsa vasiyet edebilir. Bu şahsın sana yaptığı yardımların ve iyiliklerin karşılığını Allah verecektir. Ayrıca ona karşı tesettürüne riayet etmeni de sana tavsiye ederim. Çünkü o, senin namahremindir. (Bölümün numarası 16; Page No. 493) Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.


Tags: