(7212) no'lu fetva:
(Bölümün numarası 3; Page No. 389)
Soru: Avrupa'daki yabancı müslümanlar, müslüman olduklarını belirten yazılı bir belge verilmektedirler. Bu belge müslüman kuruluşlar tarafından verilmektedir. Bildiğim kadarıyla müslümanların müslüman olduklarını gösteren böyle bir belge İslam tarihi boyunca verilmiş değildir. Adalet sahibi iki müslümanın şahitlik etmeleri ve Avrupalı o kişinin bizzat kendisinin müslüman olduğunu ikrar etmesi, söz konusu yazılı belge yerine geçmemekte midir? Bu belge bidat değil midir?
Cevap: Müslüman kimse, rabbi ile kendisi arasındaki durumda müslüman olduğunu ispat etmek üzere böyle bir belgeye muhtaç değildir. Fakat diğer insnalarla yahut da diğer ülkelerle arasındaki ilişkilerde lehinde veya aleyhinde bir takım haklar bu belge ile alakalı olabilir. Bu nedenle kimlik kartında, pasaportunda, nüfus kayıtlarında ve doğum belgesinde hangi dinden olduğunu göstermeye ihtiyaç hasıl olmuştur. Zaman zaman kanıt o kişinin imdadına yetişemeyebilir. Tanımadığı bir ülkeye / beldeye yolculuk yapması, ülkesinden ve dostlarından uzak bir yerde vefat etmesi durumunda olduğu gibi. Kişi anılan durumlarda kanıt ortaya koymadaki zorluktan ötürü ancak pasaportu, kimilik kartı veya az önce sözünü ettiğim belge sayesinde tanınabilir.Binaenaleyh, böyle bir belgenin çıkarılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu belge her ne kadar bidat olsa da, bizatihi dinle ilgili bir bidat değildir. Yasaklanmış olan, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'in şu sözünden dolayı, sadece din ile ilgili olan bidattir:
Kim bizim dinimizde olmayan bir şeyi ortaya çıkarırsa, o merduttur, makbul değildir.
Bu hadiste Hz. Peygamber merdut olan bidatin dinle iligili konularda olduğunu beyan etmiştir.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.