(11253) Numaralı fetva:
Soru: H. 1408 Rebiu’l-ahir tarihli mektubunuz. Gönderdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Fakat ben size ayak topuğundan bir karış yüksek olacak şekilde kadınların giydiği kısa cilbap hakkında sormuştum. Cilbap kısa olduğunda ayağa kalın bir çorap giyiliyor ve bu kalın çoraptan ayağın rengi belli olmuyor. Ayrıca bizim buralarda ayak avretten sayılmamaktadır. Çünkü ayaklar bakılan yerlerdir. Yine İmam Şafi'ye göre ayakların görülmesi de caiz midir? Bunun delilleri ‘Dört İmam’a Göre İbadetler Fıkhı’ adlı kitapta ‘Cilbab Bahsi’nde yer almaktadır.Siz ise bana kadının örtünmesi ile alakalı genel bir fetva gönderdiniz. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın. Ben sizden sadece bir kelime ile caiz mi, caiz değil mi ? Şeklinde bir cevap istiyorum. Bizim burada peçe ile beraber baştan aşağı giyilen bu cilbabı giyen emziren kız kardeşlerimiz vardır. Allah'a şükürler olsun ki bu örtünme, ibadetler, insanı Kur’an’ın korunması konusunda, zikrin devamı konusunda ve nafile namazlarının kılınması konusunda ona önemli bir teşvik edici unsurdur. Bizler cilbap konusunda şüpheye düştük. Bununla birlikte her ne kadar şekil olarak addedilse de, önemi açısından cevher niteliği taşımaktadır. Bu dış görünüş olsa bile bize etkisi büyüktür. Örneğin kısa cilbap giyenlere baktığımızda dindarlık açısından uzun cilbap giyenlerden bir farkı yoktur. Bu durumda tepeden tırnağa örten uzun cilbap mı hayırlıdır, yoksa ayaklar görünmese de ayak topuklarından bir karış yüksek olan kısa cilbab mı daha hayırlıdır? Ayrıca bize gönderdiğiniz hicab, sufur, nikah ve şiğar adlı kitabın içerisinde şöyle bir hadis geçmektedir:
(Bölümün numarası 17; Page No. 97) .
Ey Esma, kadın hayız görünce artık ondan şunun ve şunun dışında bedeninin görünmesi uygun olmaz.
Yani, eller ve yüzler… Bu hadisin zayıf olduğunu söylüyorsunuz. O zaman biz bu hadise göre nasıl amel edeceğiz?
Cevap: Öncelikle; kadının ayaklarını da örten uzun cilbabı giymesi gerekmektedir. Çünkü Ebu Davut, Tirmizi ve Nesai’nin Abdullah b. Ömer’den naklettikleri bir hadise göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Bir kimse, kendini beğendiği için elbisesini yerde sürürse, Allah kıyamet gününde o kimsenin yüzüne bakmaz.” Bunun üzerine Ümmü Seleme: – Kadınlar eteklerini nasıl yapacaklar? diye sordu. Resûl-i Ekrem: – “Onlar bir karış aşağı uzatırlar” buyurdu. Ümmü Seleme: – O durumda ayakları açılır, dedi. Peygamber Efendimiz: – “Öyleyse bir arşın uzatırlar, daha fazla uzatamazlar.
Eb Davud'un rivayetinde ise
(Bölümün numarası 17; Page No. 98) şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v.) mü'minlerin annelerine elbiselerinin eteklerini bir karış uzatmaları için ruhsat verdi. Sonra onlar daha fazla uzatmayı talep edince, onlara bir karış daha uzatmaya izin verdi. Onlar elbiselerini bize gönderirler, biz de onlar için bir zira’ olarak ölçerdik.
Muvatta'da ve Ebu Davud ve Nesai'nin Sünenleri'nde nakledilen bir rivayette Ümmü Seleme'nin (r.a) İzar ile ilgili şöyle sorar:
Kadın için ne dersiniz ya Resulullah? O da şöyle dedi: Bir karış uzatsın. Ümmü Seleme: Eğer görünen kısım olursa ne olur? diye sorar. Hz. Peygamber de şöyle cevap verir: O zaman daha uzun olmayacak şekilde bir zira uzat.
Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.