Kabir toprağı ve kabir ehli ile teberrük etmek

(5339) no'lu fetva: Soru: Bizim memleketmizde salih bir kimsenin kabri başında her sene bir tören düzenlenir. Bu kimse -düğün- diye anılır ve bu isim Allah'ın evliyalarından bir kimseye nisbet edilir. Burada maksat ölünün ruhuna sevap ulaştırmaktır.Bu maksatla inek ve koyunlar kesilir burayı ziyaret eden katılımcılar doyurulur. Bu davranışla ölüye tevessül ederek Allah'a ibadet ve yakınlaşma ümidi taşınır. Bu düğün sadece davetten ibaret değildir. (Bölümün numarası 1; Page No. 438)  Bu ibadet için yapılan diğer şeyler; belirli kabirleri aydınlatma ve renkli lambalarla ışıklandırma yaparak süsleme, düz kabirleri çevresini mermer ve çimento ile kaplama yapmak gibi şeyler de yapmaktadırlar. İnsanlar oraya gelsinler diye çeşitli tanıtım ve yayın araçları ile davetiyeler yayınlıyorlar, mumlar yakılıyor, Peygamber (s.a.v.)'in doğum gecesi kutlanıyor, oturarak veya ayakta olarak yüksek sesle salavatlar getiriliyor, müzik aletleriyle veya müzik aletleri olmaksızın hamd-ü senalar terennüm ediliyor, bu da (Büyük zikir) diye adlandırılıyor, kabrin duvarlarına ellerini sürüyorlar, selamlıyorlar ve bu davranışta bereket olduğu iddia ediliyor. Kabrin etrafında Kur'ân okunuyor, yanıbaşında da namaz kılıyor.Hediyeler ve paralar kabul ediliyor. Ziyaretçiler kalsınlar diye geniş salonlar ve evler yapmak için ya da mescid gibi kabrin üstüne veya yanına ev gibi binalar yapmak için çok harcamalar yapılmaktadır. Ziyaretçiler içerisinde erkekler, kadınlar ve çocuklar bulunmaktadır. Bu kimseler Allah'ın rahmetini umuyorlar ve kendilerine çocuk, mal versin, sıkıntılarını, afetleri ve düçar oldukları hastalıkları vb. şeyleri gidersin diye kabirleri vesile ediniyorlar. Ölünün varisleri veya vekilleri veya organizatörler veya ziyaretçilere hizmet eden kimseler ölünün sünneti üzere kendilerine beyat etmek üzere insanları çağırıyorlar. İşte onların hedefi budur. Çünkü onlara beyat etmek doğru yola iletir böylece yüce Allah'a ve onun rızasına tevessül gerçekleşmiş olur. İnsanlar bu kabri ziyaret etmek için uzak mesafelerden yolculuk yapmaktadırlar, memleketin çeşitli yerlerinden, fotoğraflarını çekip gazetelerinde yayınlamak ve oraya gittiklerini açıklayarak insanlara faydalı olmak üzere yurt dışından bile insanlar ziyaret etmektedirler. Örneğin: (Hizmetkar (şeyh) Ecmiz eş-Şerif Hindistan'da, filanca Dakka'da veya Karaçi'ye geldi.) (Bölümün numarası 1; Page No. 439) ve böylece insanları o kimseye hediye vermeye, para vermeye şehirden ayrılmadan önce vekillerine hediyeler verme hususunda acele etmeleri için insanları davet etmektedirler. Onların insanlara verdikleri hediyeler ise türbenin bahçesinden veya kabrinden veya kabire bitişik yerlerden toplanmış çiçeklerdir. Onlar bütün dünya insanlarına hatta kutsal başkentlere bile basılmış matbu yazılar göndermektedirler. Mekke ve Medine'de bu yazışmalardan bazılarına muttali oldum. Bu mektuplar Bangaladeş ve Pakistan'lı müslümanlara kendi dillerinde yazılmıştı. Bunlar da Suudi Arabistan'da çalışmak için bulunmaktadırlar. Gördüğüm yazışmalar Ecmiz eş-Şerif'in Hindistanda bulunan naibi tarafından yazılmıştı. (Adeta) ziyaret görevleri ile ilgili zamanları yazıyordu.Yani: Kabir etrafında tavaf ne zaman ve nasıl yapılır Cennetin kapısı nasıl ve ne zaman açılır ve (cennet kapısı) da kabirdeki son kapıdır, vb. - Allah korusun- Burada önemli olan bu insanlar bu yazışmalarla insanları korkutuyorlar ve onlara hediyeler göndermeleri ve sonuçları ne olursa olsun arkadaşlarının adreslerini göndermeleri konusunda teşvik ediyorlar. Kötü cezalardan korktukları için de ne emredilirse yapıyorlar ve zannediyorlar ki güzel işler yapıyorlar.Efendim bizim orada selemet bölgesinde, tarihte İslam davetçisi olarak bilinen, yediyüz sene önce vefat etmiş adı Şah Celal Yemâni olan salih bir kimsenin kabrinin yanında büyükçe bir gölet bulunmaktadır. (Bölümün numarası 1; Page No. 440) Bu anılan gölette kutsal olduğu iddia edilen balıklar yaşamaktadır. Herhangi bir balık öldüğünde cenaze namazı kılınır ve defnedilir. Bu bölgede birçok insan bu salih kimseye ait olduğu gerekçesiyle güvercin eti yemekten kaçınmakta ve engel olmaktadırlar. Birçok insan bu hayvanların Şah Celal'e ait olduğunu ve yenmeyeceğine inanırlar, aynı şekilde kutsal kablumbağalar vb. hayvanlar da böyledir, ağlanacak durumdayız. Bu sene, hatta bu hafta acayip bir durum oldu ve çok endişelendik. Hiç tanımadığımız birisine tabi olan bir şahıs, şeyhi için bir davet töreni düzenleyeceğini ilan etti. Pakistan'dan 25 tane deve getirdi. -Deve bizim memleketimizde az bulunan garip bir hayvandır. Deveyle ilgili bilgileri ancak Arap ve çöl hikayelerinden okuyoruz- binlerce inek ve koyun getirdiler. Bu hayvanları başkentte bir fuarda insanlar görsünler diye beklettiler. Bu hayvanlar işaretleri ve süsleri ile birlikte kurbanlık hayvanlardır. İnsanların kalpleri ürperdi, hatta önlerinden ve arkalarından saflar halinde tam bir askeri düzenle giderek develeri Ebu Kafertin bölgesine tanklar ve araçlarla sevkettiler. Normal halktan ve üst tabakadan binlerce insanın minnet duyguları içerisinde bu davete ülkenin üst tabaka hükümet sorumluları yetkililer ile askeri yetkililer gibi ülkenin üst tabaka yetkililerinden birçok insan katıldı. Üç gün ve üç gece devam eden davete katılanların içinde arabalar ve helikopterlerle oraya gidenler vardı. İnsanlar, Mürşid kimsenin vekilinin elini tutarak biat ettiler. Allah biliyor. Böyle birşeyi biz daha önce görmedik, korkuyoruz, imanımız zayıf, şüphesiz ki insanlar kırallarının dini üzeredir ya da nasıllarsa öyle idare olunurlar.Allah'tan af ve mağfiret diliyorum. Hiç şüphesiz ki Allah bağışlayandır ve merhamet edendir. (Bölümün numarası 1; Page No. 441) Bu düşünceler (ve bilgi açlığı) memleketin en uzak ve yakın yerlerinde bulunan yeni kabirleri önermektedir ve insanları bu sapık davetlere çağırmaktadırlar, insanları buralara infakta bulunmaya teşvik etmektedir, veli kabul edilen ölmüş bu büyük kimseler adına uydurulmuş kıssalarla korkutmakta ve infakta bulunmaya teşvik etmektedirler. Hatta öyle ki trenler, otobüsler bu kabirlerin yanında durmakta ve insanlar paralar atmakta veya ölüye selamlama yapmaktadırlar.Bu kabirler -Allah korusun- kazanç ve geçim kaynağı haline gelmiştir.Zihinlerdeki şüphelerin gitmesi için kitap ve sünnet ışığında ümmetin icmasıyla birlikte bu hususta bize bilgilendirme yapınız. Başarı Allah'tandır ve O'na tevekkül edilir. Bizi özellikle memleketimiz Bangladeşte ve diğer islam ülkelerinde sağ ve selamet bir şekilde kötü amelllerden şirkten ve bidatlardan koruması, gönüllerimizi batıl inançlardan koruması, bizi Allah'a temiz bir kalp ile dini ona has kılarak ibadet etmemiz ve bizi peygamberinin yoluna iletmesi için dua ediyorum. - Biz din ve iman konusanda çok zayıfız ve en alt tabakadayız. Anılan dini konulardaki kirizden çıkmak için görevlerimiz konusunda sizinle istişare etmek istedik.Sizin bu konudaki fetvanız zaruri ve acildir. Çünkü kafirler ve şeytanlar küfür, şirk ve bidatlar konusunda acele ediyorlar. Biz şu ana kadar gaflet içindeydik. Allah bizi de sizi de bağışlasın?


Cevap: Bu bahsettiğin şeyler şüphesiz kabul edilemez , bidat ve şeytanın yiyici tabileri vasıtasıyla ümmetin fırkalarından kurtulan fırka olmaya yönlendirdiği Allah'ın doğru yolundan çevirmek için aklı zayıf ve basiretsiz kimselere vahyettiği sapıklıklardır. İslamda ne bir şeyhin ne bir peygamberin ne de başka birisinin doğumu nedeniyle davet düzenlenmez. İslam'da Allah'tan başkasına kurban kesilmez bilakis bu hal üzere ölen kimsenin ebediyen cehennemde kalmasına neden olacak büyük bir şirktir. Çünkü Allah şöyle buyurur: De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.(162)O'nun ortağı yoktur. Ayet Aynı şekilde İslamda kabirlerin taşlarına ve kabir topraklarına teberrük de yoktur. Bu bir çeşit ibadettir.Kabir ehlini ve onları Allah'a ortak yapmak işte bu büyük şirktir. İslamda kabirler üzerine bina yapmak, kireçlemek veya mermer yapmak yoktur. Zira bu Peygamber (s.a.v.)'in yasakladığı bir durumdur. İslamda kabirlerin yanında namaz, okuma, kurban, yemek dağıtmak, tavaf etmek vb. ibadetlerden herhangi bir ibadeti ifa etmek yoktur. Meşru olan sadece ibret almak ve dua etmek üzere ziyaret etmektir. Mutlak olarak ölülerle tevessül etmek, onlarla yönelmek, onların hakkı için veya bizzat kendileri ile tevessül etmek islamda yoktur. Zira bu bidat ve şirke götüren unsurlardandır. Tevessül sadece Allah'ın isimleri, sıfatları, birliğine iman ve diğer salih amellerle yapılabilir. Şu hadis söylediğimiz kabirlere ve kabirdekilerle teberrük etmenin haram olduğuna ve bunun büyük şirk olduğuna dair delillerdendir: Tirmizî ve diğerlerinin sahih bir isnadla Ebi Vakid el-Leysi'den rivayet ettiklerine göre buyurdu ki: Biz, daha yeni müslüman olduğumuz bir halde, Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte Huneyn (Bölümün numarası 1; Page No. 443) (savaşmak için) Huneyn’e çıktık. Müşriklerin, yanında konaklayıp tâzim gösterdikleri ve bereket ummak amacıyla silahlarını astıkları Zâtu Envât denilen Sidre ağacının yanından geçtik. Biz: Ey Allah’ın Elçisi! Onların Zâtu Envât ağacı gibi, bize de bir Zât-u Envât ağacı yapsan’, dedik. Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allahu Ekber! Sizden öncekilerin izlemiş oldukları kötü yolu siz de izlediniz. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki İsrâiloğullarının Musa’ya söyledikleri şeyin aynısını sizler de söylediniz. Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir tanrı yap! Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: