(Bölümün numarası 12; Page No. 337) (10719) Numaralı fetvanın ilk sorusu:
Soru 1: İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak konusunda, Allah'ın kitabı ve elçisinin sünnetine, konuyla ilgili söylenen hadislere göre İslam'ın hükmü, selefi salihinin ve bu sözlerle alakalı yöntemi, sorumluluk sahibi erkek ve kadının buna karşı tutumu nedir?
Cevap 1: Müslümanlar içinde iyiliğe çağıran, iyi ve güzeli emreden, kötülükten sakındıran bir grubun olması gerekir. Allah Te'âlâ buyuırmuştur ki:
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Bunu gerçekleştirmede insanların düzeltilmesi ve hallerini iyileştirmeleri vardır. Böylece bu ümmet Allah'ın şu sözü ile övdüğü gibi olur:
Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız.
Bunu, yani Emri bi'l Marufu yapan kişi, kalpleri katılaşmış olanlara, onların gönüllerini yumuşatacak, nefislerini ikna edecek, onları Allah'a itaate ve ona kulluğu kabul etmede ikna edecek, şeyler ile öğüt vermeli ve kendisinde şüphe olanlar ile güzel bir şekilde mücadele etmelidir. Böylece onun için gerçek tüm çıplaklığı ile ortaya çıksın da bunun üzerine o, dosdoğru yola yönelsin. Allah Te'âlâ buyurmuştur ki:
(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!
(Bölümün numarası 12; Page No. 338) Bu konuda müslümanlar derece derecedir. Onlardan, devlet başkanı, onun yardımcısı örneğinde olduğu gibi, umumi işleri idare eden yöneticilerden, iyiliğe çağırıp onu, eli ile yerine getirmeyi, uygulamayı taahhüt edenler, baba ve onun yerine geçenler gibi özel olarak emri bilmaruf yapanlar, âlimler ve âlim hükmünde olanlarda olduğu gibi dilleri ile iyiliği emredip, kötülükten uzaklaştıranlar, herhangi bir gücü, otoritesi, nüfuzu olmayanlar. İşte bu sonuncuların kötülüğe kalbi ile buğz etmesi gerekir. Bu konu Peygamber (s.a.v.)'den gelen hadiste geçmiştir:
Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu imanın en zayıf derecesidir.
Kim yapması gereken görev konusunda ihmalkar davranırsa günahkar olmuş olur. Allah Te'âlâ'nın kendi haklarında buyurduğu kişiler ile bu kişi arasında benzerlik vardır:
İsrailoğullarından kafir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır.(78)Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür!(79)Onlardan çoğunun, inkar edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar!
Başarı Allahtandır! Efendimiz Muhammed'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.