Her doğan çocuk fıtrat üzerine doğar

(6334) no'lu fetva: Soru: Hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu yahudi, mecusi veya hristiyan yapar. Hadisi oku. Bir başka hadiste şöyle buyrulmuştur: (Allah) onun rızkını, amelini, şaki veya mutlu (mesut) (kötü veya iyi) olacağını yazar. Bu konuda geniş açıklama rica ediyorum. İki hadis arasında ne fark vardır?


Cevap: Birinci olarak: Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu yahudi, hristiyan veya mecusi yapar. Hadisi Beyhakî (Bölümün numarası 3; Page No. 525)  ve Tabarani "el-Mu'cemu'l-Kebir" de rivayet etmişlerdir. İmam Müslim şu lafızla rivayet etmiştir: Her insanı annesi fıtrat üzere doğurur. Sonra anne-babası onu yahudi, hristiyan veya mescusi yapar. İmam Buhari ise şu lafızla rivayet etmiştir: Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu yahudi, hristiyan veya mecusi yapar. Derisi yüzülen koyun gibi, onda her hangi bir noksanlık görebilir misin? Bu hadislerin manası: Muhakkak insan, kuvvetle islam fıtratı üzere doğar. Fakat fiili olarak da eğitilmesi gerekir. Allah'ın saadet ehlinden olmasını takdir ettiği kimseye, hidayet yolunu öğreten birini hazırlar ve fiili olarak hazırlanmış olur. Kimi de mutluluktan mahrum bırakmak ve mutsuz yapmak isterse, onun fıtratını değiştirecek ve kararını değiştirecek birini sebep kılar. Anne babanın çocuklarını yahudi, hıristiyan yahut mecusi yapmalarında olduğu gibi. İkinci olarak: Buhari ve Müslim'de Abdullah b. Mesud'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Sadıkul Masduk olan Rasûlüllah (s.a.v.) bize şöyle buyurmuştur: Sizden birinizin yaratılışı annesinin karnında kırk gün nutfe olarak toplanır, sonra bunun gibi kırk gün kan pıhtısı, sonra bir çiğnemlik et parçası olur. Sonra ona melek göndelilir ve ona ruh üfürür ve meleğe dört kelimeyi, yani rızkını, ecelini, amelini ve şaki veya said olduğunu yazması emredilir. Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki, sizden biriniz cennet ehlinin amelini yapar, taki kendisiyle cennet arasında ancak bir arşın mesafe kalır, sonra yazısı önüne geçer ve cehennem ehlinin amelini işler ve cehenneme girer. Yine sizden biriniz cehennem ehlinin amelini yapar taki cehennemle arasında bir arşın kalır ve yazısı önüne geçer de cennet ehlinin amelini yapar ve oraya girer. (Bölümün numarası 3; Page No. 526)  Mutsuzluk ve mutluluğun yazılmasının manası, daha önce Allah'ın ilminde olması itibariyle ezelde yazılmasıdır. Sonuçlar Allah'ın ilminde olan şeye göre gerçekleşir. Üçüncü olarak: Soruda geçen birinci ve ikinci hadisin manası üzerinde düşünüldüğü zaman, aralarında çelişki olmadığı görülecektir. Zira insan kuvvetle hayra meyyal yaratılmıştır. Allah'ın ilminde saadet ehlinden ise, sonuçta Allah ona hayır yolunu gösterecek birini gönderir. Allah'ın ilminde mutsuzluk ehlinden ise, Allah ona hayır yolundan döndürecek birini musallat eder ve şer yolunda ona arkadaşlık eder, onu şerre teşvik eder ve kötü bir akibetle son buluncaya kadar ondan ayrılmaz. Ezelde mutluluk ve mutsuzluğun yazıldığını zikreden naslar çoktur. Buhari ve Müslimi'de Hz. Ali'den (r.a.) aktarıldığına göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Sizden nefes alıp veren hiç bir şahıs yoktur ki, Allah, onun cennetteki ve cehennemdeki yerini ve mutsuz veya mutlu olacağını yazmış olmasın. Bir adam şöyle dedi: “Ya Resûlellah! O halde bu yazıya tevekkül edip amel etmeyi bırakalım mı?" Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu : “Amel edin! Çünkü herkese ameli kolaylaştırılır. Mutluluk ehli olanlara mutluluk ehlinin amelleri kolaylaştırılır. Mutsuzluk ehli olanlara da mutsuzluk ehlinin amelleri kolaylaştırılır.” Sonra şu ayetleri okudu: Artık kim verir ve sakınırsa, (5) en güzeli de tasdik ederse, iki ayeti oku. (Bölümün numarası 3; Page No. 527)  Bu hadiste, mutluluk ve mutsuzluğun önceden yazıldığını ve bunun amellere göre takdir edildiğini ve herkese mutluluk ve mutsuzluk sebebi olan amellerinin kolaylaştırıldığını görüyoruz. Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: