Hastalıklar günahlara kefaret olur

(20814) Numaralı fetvanın ikinci sorusu: Soru 2 : Zât-ı âlilerinizden şu hadisi açıklamanızı ve sahih olup olmadığını bize bildirmenizi rica ediyoruz: Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre o şöyle demiştir: Bir Bedevi geldi. Peygamber (s.a.v.) ona şöyle buyurdu: "Ümmü Mildem hastalığına yakalandın mı?" Bedevi: "Ümmü Mildem nedir?" dedi. Hazreti Peygamber: "Et ile deri arasında bir hararettir, ateşli bir hastalıktır." buyurdu. Adam: "Hayır" dedi. Peygamber sordu :"Başın ağrıdı mı?" Adam: "Baş ağrısı nedir?" dedi. Hazreti Peygamber: "Başa arız olan bir hastalıktır ki, damarları çarpar." buyurdu. Adam: "Hayır" dedi. Ebû Hüreyre demiştir ki: "Adam kalkınca, Peygamber şöyle buyurdu: "Ateş ehlinden bir adama bakmayı kim severse, buna baksın." Buhari, hadisi (el-Edebü’l-Müfret’te) zikretmiştir. Hadisin Sahihu’l-edebi’l-müfred’teki numarası 381’dir. Elbanî de hadise sahih demiştir. Fuad Abdülbaki ise konuyla ilgili şöyle der: “Kütüb-i sitte’de bununla ilgili bir şey yoktur.” Şimdi biz bu hadisi göz önüne alıp hadiste sözü edilen hatalıklara yakalanmayanların cehhennemlik olduklarına hükmedelim mi? Bu konuyu bize açıklayın. Allah sizi mübarek eylesin.


Cevap : Bu hadisi Buhari’nin (Edebu’l-müfret’te) zikretmisinin yanında şu kaynaklarda da geçmektedir: İmam Ahmet (Müsned’te, 2/332, 366); Nesai (Sünennu’l-kübra’da, 4/353 Numara 7491); İbn Hibbân (Sahih’inde, 7/178 numara: 1916); Ebû Ya’la (Müsned, 11/432 numara: 6556); Hakim (Müstedrek, 1/347); Bezzâr (Keşfu’l-estâr, 1/369 numara: 369); Hannâd b. es-Serî (ez-Zühd, 1/246 numara 426) Hadisi İbn Hibbân doğrulamıştır. Hâkim, hadis hakkında şöyle demektedir: Bu hadis, Müslim'in şartına göre sahihtir. Heysemî ise (Mecmau’z-Zevâid, 2/294) şöyle demiştir: Hadisin isnadı hasendir. 2916 (Bölümün numarası 2; Page No. 495)  Hafız ibn Hibbân, bu hadisi (Sahih’inde) tahriç ettikten sonra Rasulullah'ın (s.a.v.); Kim cehennemlik bir adama bakmak istiyorsa, buna baksın. sözünde ifade edilmek istenen anlamını açıklayarak şöyle demektedir: Bir şeyden ihbar lafzıyla denmek istenen bu şeye meyletmeyi engellemektir, sabrın azlığı aksine işaret eder. Çünkü Yüce Allah, bu dünyada üzüntü, dert ve hastalıkları müslümanların hatalarına kefaret yapmıştır. Rasullullah (s.a.v.) ifade ediyor ki, insan, neredeyse gece gündüz her an Allah’ın yasakladığı şeylerden birine bulaşıyor. Bundan dolayı af ile bu yasaklanan şeylerin üstüne çıkılmaz ise cehennem icap ediyor. Sanki her insan elleriyle yaptıklarından dolayı rehindir. Hastalıklar insanın yaptıklarından bazılarına bu dünyada kefaret oluyor. Ancak bunun anlamı dünyada bu şekilde af edilen cehennemlik olur demek değildir. Çünkü Yüce Allah, bu dünyada üzüntü, dert ve hastalıkları müslümanların hatalarına kefaret yapmıştır. Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye, Allah'ın mü'minlerden azabı ortadan kaldırdığı sebepleri açıklayarak şöyle der: Mü'min günah işlediğinde on sebep o günahın cezasını ortadan kaldırır: Tövbe ederse Allah onun tövbesini kabul eder. Çünkü günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir. Ya da Allah’a istiğfar eder, Allah da onu affeder. Ya da günahtan sonra bir iyilik işler, o iyilik o günahı siler. Çünkü iyilikler kötülükleri yok eder. Ya da ölü veya sağ iken mü'min kardeşleri ona dua ederler. Ya da mü'min kardeşleri ona kendi amellerinin sevabını hediye eder ve Allah da onları şefaatçi yapar. Ya da ona Allah’ın Rasulü (s.a.v.) şefaat eder. Ya da dünyada Allah ona musibetler verir de bu musibetler onun günahlarına kefaret olur. Ya da Allah berzahta ona saikayı musallat eder de bu ona kefaret olur. Ya da Kıyamet arasatında ona hallerini musallet eder de bu ona kefaret olur. Ya da merhemetlilerin en merhemetlisi ona merhamet eder. Bu on medenin hepsinde de hata eden olursa kendi nefsinden başka kimseyi kınamasın. (Mecmuu’l-fetava, 10/45) (Bölümün numarası 2; Page No. 496)  Humma, cehennemin bir parçasıdır. Ondan bir mü'mine isabet ederse, ateşten nasibini almış olur. (Bölümün numarası 2; Page No. 497) Hadisini açıklarken Hafız ibn Receb'in kullandığı cümlelerin tam metni şöyledir: Humma Cehennem'den olduğuna göre geçen hadislerden kıyamet günü müminlerin cehhennem ateşinden nasibini alacakları anlamı çıkmaktadır. İfade edilmek istenen anlam (Allah en iyi bilir) şudur: Humma dünyada iken mü'minin günahlarına keffaret olur ve mü'min onunla temizlenir. Böylece mümin Allah ile günahsız bir şekilde karşılaşır. Pisliklerden tertemiz bir şekilde arınmış olarak Allah'ı karşılar. Allah'ın kereminin yurdu olan Daru's-Selam'da onunla komşu olmaya uygun hale gelir. Bundan sonra artık temizlenmeye ihtiyacı kalmaz. Bu söylediklerimiz ancak gerçekten iman etmiş ve hummanın keffaret olarak temizledikleri günahlar dışında günahı olmayan müslümanlar için geçerlidir. Müzmin hastalıkların günahlara kefaret olduğuna dair Rasulullah'den (s.a.v.) bir çok rivayetler gelmiştir. Bunların hepsini zikredersek söz uzar. Ancak şunları söyleyebiliriz: Rasulullah (s.a.v.) humma ve başağrısı hastalığına maruz kalmayanı cehennem ehlinden saymıştır. Bunu cehennem ehlinin alametleri olarak göstermiştir. Aksini ise müminlerin alameti olarak göstermiştir. Müsned ve Nesai de geçen ve Ebû Hureyre'den rivayet edilen hadise göre Rasulullah (s.a.v.) bir bedeviye şöyle demiştir: "Ümmü mildem hastalığına yakalandın mı?" Bu geçen açıklamalar ile hadisin zahirinden var olduğu sanılan problem ortadan kalkmış oldu. Bu adamın cehenneme girme nedeni onun cehenneme girmesine neden olan günahları işleyip bu dünyada onlara keffaret olan şeylerin olmamasıdır. Bu da ancak Yüce Allah'ın gaibten Rasülü'ne (s.a.v.) bildirmesiyle mümkün olmuştur. Allah en iyi bilendir. Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Muhammed'e, âline ve ashâbına salât ve selâm etsin.


Tags: