(18586) Numaralı fetvanın beşinci sorusu:
Soru 5 :
Fâsığı teşhir gıybet değildir.
hadisi hakkındaki görüşünüz nedir? Bu sahihse, mesela, nazarı değen sakındırmak onun gıybetini yapmak anlamına gelir mi? Nazarı değen hakkında konuşmak gıybet ya da koğuculuk sayılırsa, insanları ona karşı kim uyaracaktır? Bu konudaki gerçek hükmü bildirmenizi rica ederim. Allah sizleri muvaffak eylesin.
(Bölümün numarası 26; Page No. 20)
Cevap 5 : Gıybet şiddetle yasaklanmış bir haramdır. Zira yüce Allah şöyle buyurmuştur:
Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
Yine, Enes (r.a.) kanalıyla gelen bir rivayette
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğu sabittir:
Miracta, bakır tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyan bir topluluğa rastladım ve "Ey Cebrail! Bunlar kimdir?" diye sordum. "Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler (gıybetlerini yapanlar) ve ırzlarını/şereflerini lekeleyenlerdir."
Hadisi sahih bir isnatla Ahmed b. Hanbel ve Ebû Davud rivayet etmişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.v.) gıybeti, din kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anman olarak izah etmiştir.
Şeri delillerin işaret ettiği bazı durumlarda eğer ihtiyaç varsa, gıybet caiz olur. Mesela, birinin evlilik veya ortaklık konusunda sana fikir sorması, birini, zulmüne engel olması için yöneticiye şikayet etmek gibi hallerde daha önemli maslahatı göz önünde bulundurarak bir kimseyi hoşlanmayacağı özellikleriyle anmakta bir sakınca yoktur. Bir zat gıybetin caiz olduğu yerleri iki beyitte şöyle toplamıştır: Mağdur, müsteşar, bir de nasihatçininki caizdir. Ayıpları dökmek altı yerde gıybet değildir (Bölümün numarası 26; Page No. 21) Müstefti ve münkeri men için yardım isteyeninki de böyledir.Ayrıca fıskı aşikar olanı teşhir gıybet değildir. Ancak birkimseyi hoşlanmayacağı özellikleriyle anmakta râcih bir maslahat yoksa, o zaman hakkında konuşmak yasaklanan gıybete girer.
Fâsığı teşhir, gıybet değildir.
sözünün hadis olup olmadığına dair soruya gelince, İmam Ahmed bu sözün münker olduğunu söylerken, Hâkim, Dârekutnî ve Hatîb de batıl olduğunu belirtmişlerdir.
Fakat açıktan günah işleyen fasığı teşhirin gıybet olmadığını, Hz. Peygamber'den (s.a.v.) geldiği sabit olan şu hadisi şerif göstermektedir:
Peygamber'in yanında bir cenaze geçti. Orada hazır bulunanlar cenazeyi kötülükleriyle andılar. Resûlullah (s.a.v.): “Farz oldu” buyurdu. Başka bir cenaze geçti. Onu ise iyilikleriyle andılar. Peygamber (s.a.v.) yine: “Farz oldu” buyurdu. Bunun üzerine yanındakiler Peygamber'e "Farz oldu" sözünün ne anlama geldiğini sordular. Resûlullah (s.a.v.) da şöyle buyurdu: “Birini kötülükleriyle andınız. Bu yüzden ona cehennem farz oldu (cehennemi hak etti.) Diğerini ise iyilikleriyle andınız. Ona da cennet farz oldu. Çünkü sizler yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) ashabının cenazeyi bildikleri kötülükleriyle anmalarına karşı çıkmamıştır. Bu da gösteriyor ki açıktan kötülük işleyen kimsenin teşhiri gıybet değildir. (Bölümün numarası 26; Page No. 22) Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.