(1272) no'lu fetvanın birinci sorusu:
Soru 1:
Namazda birinci rekattan ikinciye kalkınca ve üçüncüden dördüncüye kalkınca istirahat oturuşu (celsesi) namazda vacip midir, yoksa sünnet-i müekkede midir?
Cevap 1: Namaz kılan kimsenin, birinci ve üçüncü rekatta ikinci secdeden kalktıktan sonra ve ikinci ve dördüncü rekata kalkmadan önce oturmasının, namazın vaciplerinden ve müekked sünnetlerinden olmadığı konusunda alimler ittifat etmişlerdir. Bundan sonra, bu sünnet midir, aslen namazın içinden değil midir, yahut yaşlılık, hastalık yahut bedenin ağırlaşmasından dolayı ona ihtiyaç duyan bir kimsenin yaptığı bir şey midir, bu konuda ihtilaf etmişlerdir. İmam
Şafii
ve bazı hadis alimleri: "Bu sünnettir" demişlerdir. Bu aynı zamanda İmam Ahmed'in iki rivayetinden
birisidir.
Zira
Buhari
ve diğer Sünen sahibi muhaddisler
Malik b.Huveyris'ten
şöyle
rivayet
etmişlerdir:
O Hz. peygamberi (s.a.v.) namaz kılarken görmüş ve namazının tek rekatlarında tam olarak oturmadan kalkmamıştır.
Alimlerin çoğunluğu aynı görüşte değildirler. Ebu
Hanife
ve Malik bunlardandır.
Ahmed'in (Allah ona rahmet etsin)
bir
başka rivayeti de böyledir. Diğer hadislerin bu oturuşu zikretmedikleri için ve Malik b. Huveyris'in hadisinde zikredilen oturuşun, Hz.Peygamberin (s.a.v.) hayatının sonunda vücudu ağırlaşınca yahut başka bir sebepten dolayı
olma ihtimalinden
dolayı. Bir grup, Onun (s.a.v.) oturuşunu ihtiyaç durumuna hamlederek hadisler arasında üçüncü bir görüş beyan etmişler ve şöyle demişlerdir: Bu, başka sebepten dolayı değil ihtiyaç anında meşrudur. Buradan anlaşılan, onun mutlak olarak müstehap olmasıdır, diğer hadislerde onun zikredilmemiş olması, onun olmamasına delalet etmez. Bunun müstehap olduğunu iki durum teyit etmektedir: Birincisi: Peygamberin (s.a.v.) fiilinden asıl olan, ona uyulması için yapılmış olmasıdır. İkinci durum: Bu oturuşun, Ahmed ve Ebu Davud'un ceyyid senediyle rivayet ettikleri Ebu
Humeyd
(Bölümün numarası 6; Page No. 449) es-
Saidi
hadisinde
bulunmasıdır. Bu hadiste, on sahabenin arasına Hz. Peygamberin (s.a.v.) namazını anlatmış ve bu konuda onlar onu tasdik etmişlerdir.
Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.