(7034) no'lu fetvanın birinci sorusu:
Soru 1: el-Müctama' Dergisi'nde Şeyh Fevzan ve Şeyh Sabuni arasında gördüğüm husumetler,
karşılıklı reddiyeler dolayısıyla
isimler
ve sıfatlar bakımından
İslam akidesi ile ilgili olarak şaşkın durumdayım. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.. İsim ve sıfatları, bu konudaki ihtilafı ve
ayrıca Ehl-i sünnet ve'l-cemaatin bu hususta izlediği yolun ne olduğunu bilmek istiyorum.
Cevap 1: Öncelikle; isim ve sıfatlar tevhidi konusunda selefin kitaplarını okumalısın. Bu kitaplardan Allah'ın isimlerini, sıfatlarını ve tevhidle ilgili inanılması gereken her şeyi öğrenirsin. Bu kitaplardan bazısı mesela şunlardır: Muhtasaru's-Savâ'iki'l-Mürsele
'alâ'l-Cehmiyye
ve'l-Mu'attıle
, İctimâ'u'l-Cuyûşi'l-İslâmiyye.. Bu iki kitap da
İbnü'l-Kayyim'e aittir.
el-'Akîdetu'l-Vâsitıyye adlı kitap, Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'a ait es-Sünne adlı eseri..
Abdullah b. İmam Ahmed b. Hanbel'in
(Bölümün numarası 3; Page No. 242) Selefin dini kendilerinden sonra gelenlerden daha iyi bilmektedir. Onların delilleri daha kuvvetli, yolları daha doğrudur. Bununla birlikte ibareleri net, kelimeleri tahriften uzaktır. Allah te'âlâ'dan sana hak basireti kazandırmasını, doğru yola iletmesini, söz ve amel ihlası bahşetmesini dilerim. Allah'a itaatten, peygamberine itaatten ayrılma.. Çünkü itaat, eğitim ve araştırma yanında doğruya ulaşmak ve dorunun gönle huzur getirmesi, şaşkınlığın giderilip batılın bertaraf edilmesi hususunda en güçlü sebeptir. Bol bol Kur'ân oku.. Çünkü Kur'ân asıl, sünnet de açıklayıcısıdır.
İkinci olarak; İsimler ve sıfatlarla ilgili olarak selef arasında, onların görüşlerini izleyenler ve halef arasında meydana gelen ihtilaf şudur: Selef ve onların izinden gidenler, Kitap ve sünnetin Allah'ı isimlerine delalet eden naslarını tevil etmezler, Allah subhânehû ve te'âlâ'nın celaline layık hakiki anlamlarından başka tarafa yönlendirmezler. Bilakis hakiki anlamları neye delalet ediyorsa, onu olduğu gibi kabul edip keyfiyetine girmez ve Allah te'âlâ'yı yaratıklarına benzetmezler. Tevile ve ta'tile (sıfatları işlevsiz kılmaya) yönelmezler. Halef ise Allah'ın isimleri ve sıfatlarıyla ilgili nasları veya bunların bir kısmını tevil ederler. Meselâ
Rahman, Arş'a istivâ etmiştir.
ayetini selef, Allah'ın bizzat kendisinin yükseldiği, yukarı çıktığı ve celaline yaraşır halde arşın üzerinde olduğu şeklinde tefsir ederler. İstivanın keyfiyetini ise Allah'a havale ederler. Halef ise istivayı arşı ve arşın muhtevasına giren şeyleri istila etmek, kaplamak, bunun üzerinde otorite kurmak olarak te'vil ederek Allah'ın hakiki anlamda arşın üzerinde oluşunu nefyederler. Zira -onlara göre- Allah, alemin üzerinde değildir, altında da değildir, alemin cihetlerinden herhangi birisinde de değildir. Bilakis Allah, onların iddiasına göre her yerdedir ki Allah bundan çok yücedir. Aynı şekilde şu ayet: (Bölümün numarası 3; Page No. 243)
Allah'ın eli bağlıdır (sıkıdır),
Selef bu ayete göre Allah'ın kendisine yaraşır olarak hakikaten iki eli olduğunu kabul ederler. O iki elin açık olduğuna dair haberden ötürü mükemmel derecede cömert ve ikram sahibi olduğunu kabul ederler. Halef ise şunu söylemektedir: Bu iki elden murad, cömertliktir, nimetlendirmektir, bağışta bulunmaktır. Yoksa Allah'ın -onların iddiasında- iki eli yoktur. Hiç şüphe yok ki; nasların hakiki anlamlarını keyfiyete girmeden, mahlukata benzetmeden, tevil ve ta'tile sapmadan kabul etmek konusunda selef ve onların izinden gidenler haklıdır. Çünkü asıl olan hakiki anlamdır ve bu hakiki anlamdan başka tarafa yönelmenin hiçbir delili bulunmaktadır. Dolayısıyla bu konuda delil seleften yanadır.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.