(1354) no'lu fetva:
Soru: Memur olan bir müslüman, işine yetişmek için Arafat vakfesi ve birinci gün şeytan taşlamadan sonra Mina’dan ayrılıp Mekke’ye gitti. Orada veda tavafı ve cuma namazının ardından sa’y yaptıktan sonra Mekke’den 1270 km. uzaklıktaki işine yetişmek üzere memleketine gitti; ancak Mekke’den ayrılmadan evvel bayramın ilk gününün sabah namazından sonra, yerine diğer günlerin şeytan taşlama ve kurban kesme ibadetlerini yapmak üzere birine vekâlet verdi. Bu memurun erken bir şekilde Mekke’den ayrılmasını patronu ısrarla istemişti. Hatta memurun, bayramın ikinci günü öğleden sonra işinin başında olması gerektiğini ve geç kalması durumunda ise cezai müeyyide uygulayacağını da belirtmişti. Bu memur böyle erken bir şekilde haçtan döndüğünden dolayı oradaki insanlar hayret edip bu memura haccının rükünleri veya şartlarını tamamlamadığını söylediler. İnsanlar, bu memurun Suud’lu patronu tarafından erken gelmesi gerektiğini aksi takdirde cezalandırılacağı mealinde ki emrine bakmaksızın bu memuru eleştiriyorlar. Bu memurda, insanların söz konusu iddialarının sıhhatini araştırıyor. Yani haccı makbul mü? Değil mi?
(Bölümün numarası 11; Page No. 291)
Cevap: Durum zikredildiği gibi ise cemrelere taş atma hususundaki vekâlet sahih değildir. Çünkü söylediğin gerekçe, yani bayramın ikinci günü öğleden sonra işinin başında hazır bulunması gerektiği ve geç kalması durumunda ise söz konusu memura cezai müeyyide uygulayacağı mealindeki gerekçe o memura sefer ve başkasına vekâlet verme noktasında özür sayılmaz. Ayrıca o memur, zilhiccenin on bir ve on ikinci günlerdeki şeytan taşlamaları, aynı ayın on bir ve on ikinci günün gecelerinde Mina’da gecelemeyi ve veda tavafını terk etmiştir, işte bundan dolayı o memur, önce tövbe etmeli sonra da eksik bıraktığı bu üç vacibatın yerine kurbanlık hayvan niteliğinde Mekke’de üç kurban kesip, etleri oradaki fakirlere dağıtması gerekir. Buna güç yetiremediği takdirde her fidye için on gün oruç tutması gerekir. Ve bir daha böyle bir işe kalkışmaması gerekir.
Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.