Öğrenilmesi farz olan ilmin sınırı

(Bölümün numarası 12; Page No. 59)  İlim (Bölümün numarası 12; Page No. 60)  Öğrenilmesi Farz Olan İlmin Sınırı (4138) no'lu fetva: Soru : İnsanlara İslam'ı tebliğ için öğrenilmesi şart olan ilmin açıklanması talep edilmektedir. Bu ilmin türü nedir? Bu ilmin tahsiline nasıl başlanılır? Açıkça hangi kitaplardan tahsil edilir? Bu kitapların isimlerini belirtmenizi istirham ediyoruz. Bunun için rehber öğreticiye ihtiyaç var mıdır? Yok mudur? İnsanları hakka davete nasıl başlamalıyız? Davet yöntemini anlaşılır biçimde açıklamanızı rica ediyorum. Zira ben tıp fakültesi öğrencisiyim. Tıp öğrenimi hem büyük çaba, hem de uzun vakit gerektirmektedir. Soruma cevabın kısa değil, okur yazarlığı olmayan halktan birinin anlayacağı şekilde ayrıntılı olmasını rica ediyorum.


Cevap : Öncelikle herşeyden önce müslüman, bilgiye duyulan ihtiyaç ve tebliğ görevi dışında belirli bir zaman ya da bilginin miktarı dikkate alınmaksızın az ya da çok sahip olduğu bilgiyi tebliğ etmekle görevlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) örneğinde olduğu gibi, tebliğ ve beyan görevini yapacak kimsenin bulunmaması halinde belli bir bilgiye sahip olan kişinin bu görevi üstlenmesi kendisine farz da olabilir. Ahmet b. Hanbel, Buharî ve Tirmizî'nin Abdullah b. Amr kanalıyla Hz. Peygamber'den (s.a.v.) rivayet ettikleri Bir ayet de olsa benden tebliğ edin. ve yine Ahmet b. Hanbel, Buhari, Tirmizî ve İbn Hibban'ın İbn Mes'ud kanalıyla Hz. Peygamber'den naklettikleri (Bölümün numarası 12; Page No. 61)  Bizden bir şey işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine tebliğ edilen nice insan vardır ki, bizzat (bilgiyi) işiten kimseden onu daha anlar. hadisleri de bunu gerektirir. Bu ikinci hadis, farklı lafızlarla başka tariklerden de rivayet edilmiştir. Yine Allah'ın şu âyetlerinde ilmi gizleyene yönelik yaptığı azap uyarılarından sakınmak da bunu gerektirir: İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder.(159)Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim. Yine yüce Allah'ın şu âyetlerinden dolayı bir kimsenin hakikatini bilmediği bir şeyi dile getirmesi ya da bilmediği konulara girmesi haramdır: De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır. Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Bu ve bunun gibi daha bir çok nas, bir taraftan bilgiyi yaymaya teşvik ederken, diğer taraftan İslam hakkında bilgisizce ahkam kesmekten sakındırmaktadır. (Bölümün numarası 12; Page No. 62) İkinci olarak: İslami ilimler bir kaç türdür: Birincisi tevhit ilmidir. Bunun da rububiyette tevhit (Allah'ın yegane rab olduğunu kabul etmek), ibadette tevhit (sadece tek Allah'a kulluk etmek), isim ve sıfatlarda tevhit gibi kısımları vardır. İkincisi fıkıh ilmidir. Bunun da namaz, oruç, hac ve zekat gibi ibadetleri kapsayan ibadetler, alış veriş, kiralama...ilh. gibi sosyal ilişkileri konu edinen muamelat ve nikah, vakıf, miras... gibi konularını ele alan ahvali şahsiyye (Medeni hukuk), ayrıca cinayetler ve hadler gibi bölümleri vardır. Bunlardan başka ilmü'l-âdâb (adâb- muaşerat/sosyal ilişkiler) ve ahlak gibi ilim dalları da bulunmaktadır. Bu ilim dallarının her biriyle ilgili, ilim talebelerinin bildiği eserler kaleme alınmıştır. Bu eserlerden bir kısmını aşağıda açıklayacağız. Üçüncü olarak: Bu ilimleri öğrenmenin yolu Yüce Allah'ın kitabını incelemek, manaları üzerinde düşünmek, Resulullah'ın (s.a.v.) sünnetini incelemek ve sahihini zayıfından ayırt etmek, manalarını anlamak ve onlardan hüküm çıkarabilmek için bu alanda uzmanlaşmak, kitap ve sünneti araştıran değerli âlimlerin telif ettikleri fıkıh kitaplarını inceleyip okumak ve bunlardan hükümler çıkarmaktır. Fıkıh kitapları arasında muhtasar ve mutavvel (geniş) olanları, kolay ve zor olanları bulunmaktadır. Herkes bunlardan, fikri istidadına, ilmi arkaplana ve hayatında ihtiyaç duyacağı hususlara uygun olanlarını okumalıdır. İlim tahsilline yeni başlayan biri üslubu kolay muhtasar bir kitap okumalıdır. Buna örnek olarak Abdurrahman es-Sa'dî'nin tefsiri, İbn Kesir'in tefsiri, San'ânî'nin Sübülü's-Selam'ı (Selamet Yolları), İbn Hacer el-Askalânî'nin Bülûğu'l-Meram li Ehâdisi'l-Ahkâm şerhi, İbn Kudame'nin fıkıhla ilgili Umdetü'l-fıkh'ı ve el-Kâfî'si, İbn Müflih'in Kitabü'l-âdâbi'ş-şer'iyye'si, İbn Teymiye'nin Kitabü'l-Akâidi'l-vâsıtiyye'si, Muhammed b. Abdulvehhab'ın Kitabü't-tevhid ve Kitabü keşfi'ş-şübühât'i gibi eserleri sayabiliriz. (Bölümün numarası 12; Page No. 63)  Âlim ya da öğrenen kişi bu kitaplardan kendisine hangisi faydalı olacaksa onu seçmelidir. Bu konuda güvendiği ilim erbabına danışabilir. Bunlardan İbn Cerir et-Taberî'nin tefsirini, İbn Hacer'in Buharî'nin Sahih'i üzerine yazdığı şerhi Fethu'l-Bâri'sini, Nevevî'nin Sahih-i Müslim şerhini, Şafiî'nin Kitabü'l-Ümm'ünü, İbn Kudame'nin el-Muğni'sini, İbn Rüşd'ün Bidayetü'l-Müctehid'ini ve benzer kitapları sayabiliriz. İster nazari isterse ameli (uygulamalı) hangi ilim dalında olursa olsun, ilim öğrenmek isteyen herkese bir muallim (öğretici) gerekir. Bu, müslümanı ve kafiriyle bütün yaratılmışlar için evrensel bir olgudur. Fakat insanlar bu ihtiyaçlarını karşılamak için yardımlaşırlar. Çünkü her birinin istidatı, sahip olduğu bilgi ve ahkamı anlamasına yardımcı olacak araçlar farklı farklıdır. Öğrenci kolay olanını sahih kaynaklardan kendisi elde edebilir. Problemli ve kapalı olanını anlamak içinse hemcinsleriyle yardımlaşır ya da güvendiği alimlerden kendisinden daha bilgili olanlarına sorar. Dördüncü olarak: Davetçi insanları hakka davet ederken işe önce onlara tevhidi, ardından temel ibadetleri ve ihtiyaç duydukları beşeri ilişkiler kurallarını (muamelatı)....ilh. öğreterek başlamalıdır. Fakat bunu hikmetle, güzel öğüt ve sakin tartışma yöntemiyle yapmalıdır ve amacı hakka ulaşmak olmalıdır. Zira Yüce Allah şöyle buyurmuştur: (Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir. (Bölümün numarası 12; Page No. 64) Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: