Âlimin müslümanlar arasındaki farklılıkları engellemedeki rolü

Âlimin Müslümanlar arasındaki farklılıkları engellemedeki rolü (5293) no'lu fetvanın birinci ve ikinci soruları: (Bölümün numarası 12; Page No. 112) Soru 1, 2 : Müslüman âlimlerin ve İslam ülkelerindeki çeşitli ilmi kuruluşun, müslümanların içine düştüğü bölünmeleri çözmede oynadığı rol nedir. ? Ve neden bazı âlimler dağılmış İslam dünyasındaki bölgelerde şahsi çıkarlar tarafından yönlendirilen siyasetlerden ve İslami farklılıklardan bağımsız bir kuruluş gibi safları birleştirmek için uğraşmıyorlar?Neden İslami yayınlar ve özellikle radyo ajansları diğer radyo ajanslarıyla birleşip birlik olan İslami saffın geri dönmesine ve ortak radyolarla birleşip bu hedef hakkında pek çok sayıda program yayınlamaya önem göstermiyorlar?


Cevap 1, 2 : Âlimler Peygamberlerin varisidir. Müslüman âlimlerinin de müslülümanların hallerini ilimde neye ihtiyaçları olduğunu bilmek için, onları Allah'ın kitabı ve Peygamber (s.a.v.)'in sünnetinin ışığında eğitmek, onlarda ki farklılıklar ve bölünmeleri bilmek ve aralarını düzeltmek için, kontrol etmeleri gerekir. Ve saflarını birleştirmek için çalışmaları, sözlerini hakta birleştirmeleri ve onları doğru hedefe yönlendirmeleri gerekir. Bu durum, onlara barışla, kuvvetle, zaferle, ülkelerinin kurtuluşu ve düşmanların ellerinden kurtuluşu, islamı ve kendilerini tuzağa düşürenleri yurtlarından temizlemiş olarak döner. Ve bu şekilde Allah'ın askerleriyle desteklemesine ehil olurlar ve Allah kafirlerin kelimelerini en aşağı ve Allah'ın kelimesini en yüksek kılar. Onlarda olan zayıflığı bilmeleri ve yeryüzünde sonsuz olmak için dinleri ve dünyalarındaki mutluluk sebebini alarak onları uykudan diriltmek, uyuşukluktan uyandırmak için ve bu şekilde Allah Sübhanehu onları yeryüzünde atalarında yaptığı gibi, onları halifeler kılar. Onlar, hayatı kontrol altına alan, dizginleyen ve durumlarını düzelten ve insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümettiler. Marufu emreder münkeri yasakladılar. Allah'ın şeriatı ile düşmanların engel veya savunmaları olmaksızın hükmederlerdi. Bilakis sözleri duyulur ve emirleri uygulanırdı. Bunun gibi münasip görüşleri âlimlerin ümmetlerine yapmaları vaciptir. Eğer bunları mezhep, partizanlık, cahiliyye şiddeti veya dine aykırı zimmetleri aklamayı takip etmeksizin Allah'ın kitabı ve Resul (s.a.v.)'in sünneti ışığında yaparlarsa onlar için ve ümmetleri için dinlerinde ve dünyalarında hayır ve mutluluk umulur. Aynı şekilde islami yayın yapan kişiler eğer dünyada ebedi kalmayı isterlerse ve davete ve rahata güvenerek vaciplerini yerine getirmekte dine aykırı şeyleri takip için ağır davranırlarsa onlara ve ümmetlerine azap hak olmuştur, ve onlar yaptıklarından dolayı ceza olarak alçaklık ve zillete düşmüşlerdir, Allah'ın şu sözü bunu doğrulamıştır: Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâla aklınız ermiyor mu? Allah'tan müslüman âlimlerin vaciplerini yapmasında ve müslümanları onlarla faydalandırması için müvaffak kılmasını isteriz. (Bölümün numarası 12; Page No. 114) Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: