Mezarlıkta cenaze sahiplerine ta'ziyede bulunmak

(4233) no'lu fetvanın birinci sorusu: (Bölümün numarası 9; Page No. 136) Soru 1: Bir kimse vefat ettiği zaman ölünün ailesi, ta'ziyeleri mezarlıkta kabul ediyorlar. Sonra davet eden komşulardan birinin evine gidiyorlar. Sonra bütün komşular sırayla cenaze sahiplerinin yemeğini yapıyorlar. Cenaze sahipleri ve akrabalarını yedirmek için bir koyun yahut daha fazla kesmek suretiyle külfete giriyorlar. Ta'ziye ölenin evinde üç gün arka arkaya devam eder. Orada çay, kahve içilir ve cüzler halinde basılmış Kur'ân okunur. Şöyle ki, "cüz kutusu" diye isimlendirdikleri Kur'an cemaatın ortasına konur ve ta'ziye için gelen ve okumak isteyenlerden her biri, bu otuz cüzden bir cüzü alır ve onu okur. Bu üç günün sonunda insanlar hep beraber cenaze sahiplerinin verdiği büyük yemeğe davet edilir ve buna hatim merasimi denir. Zira Kur'an bu gün birden çok hatmedilmiştir. Vefatın kırkıncı gününde bazı insanlar, aynı şeyi tekrarlıyorlar ve okumanın ücretle olmadığını delil getiriyorlar ve diyorlar ki: Onlar bu yolla cenaze sahiplerini teselli ediyorlar. Sayın hocam, takip edilen bu yolun şeriata uygun olup olmadığını bize açıklamanızı sizden rica ediyoruz. Eğer Resûlüllah'ın (s.a.v.) döneminde, sahabe (r.a.) döneminde ve tabiin döneminde takip edilen şeriata uygun değilse, zât-ı âlinizden, uygun göreceğiniz yolla bu yöre halkına bunu izah etmenizi rica ediyoruz. Bundan kastım ancak insanların basiret üzere olmalarıdır.


Cevap 1: Ta'ziye, cenaze sahipleri tarafından mezarlıkta definden önce yahut sonra kabul edilebilir, bunda bir mahzur yoktur. Soruda söylediğin, belirli günler süresince dönüşümlü olarak komşuların evlerinde yemek yenmesi için, cenaze sahiplerinin komşularının onları davet etmeleri şeklinde yöre halkının yaptıkları ve yine çadırlar kurma, ücretli yahut ücretsiz dönüşümlü Kur'ân okumak üzere okuyucular getirme ve kırk günden sonra yemek programı düzenleme şeklinde bazı insanların yaptıkları, bütün bunların şeriat-ı mutahharada bir dayanağının olduğunu bilmiyoruz. Bilakis bunlar, dinde sonradan ihdas edilmiş bid'atlardandır. Zira Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kim bizim dinimizde olmayan bir şeyi ortaya çıkarırsa, o merduttur, makbul değildir. Çünkü cenaze sahiplerinin yemek yapmaları cahiliye adetlerindendir ve yapılması caiz değildir. Ancak meşru olan, kendilerinin ona davet edildikleri değil, kendilerine gönderilmek üzere cenaze sahipleri için yemek yapılmasıdır. Zira Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Cafer Mute savaşında şehid olduğu zaman, onun ölüm haberi gelince Resûlüllah (s.a.v.) ailesine şöyle buyurdu: “Cafer’in ailesi için yemek hazırlayın, çünkü onları cenaze meşgul etti. (Bölümün numarası 9; Page No. 137) Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: