(Bölümün numarası 13; Page No. 262)
Faiz
(Bölümün numarası 13; Page No. 263) (9374) no'lu fetvanın birinci sorusu:
Soru 1: Faiz ve rüşvet arasındaki fark nedir? İslam, rüşveti yasaklamış mıdır? İslam'daki hükmü nedir?
Cevap 1: Öncelikle: Ribanın (faizin) lügat manası fazlalıktır. Bu, dinen iki kısımdır: Riba e'l-Fadl (alışveriş faizi) ve Riba-ı Nesie ( vade faizi) dir. Riba el-Fadl: Bir gıda maddesinin aynı cins bir gıda maddesiyle, fakat bedellerden birinde fazlalıkla değişimidir. Yine paranın (altın ve gümüş) aynı cins parayla, ancak bedellerden birinin fazlalığıyla değişimidir. Mesela altının altınla yahut gümüşün gümüşle, ancak bedellerden birinin fazlalığıyla değişimi gibi. Riba-ı Nesie ise: Sözleşme meclisinde tam olarak kabul gerçekleşmeden, bir gıda maddesinin başka bir gıda maddesiyle değişimidir. İster bedellerin cinsi aynı olsun, isterse farklı olsun fark etmez. Yine sözleşme meclisinde tam olarak kabul gerçekleşmeden altın, gümüş yahut onların yerine geçen nakdi paranın değişimidir. İster cinsi aynı olsun, isterse farklı olsun fark etmez.İkinci olarak: Rüşvet konusunda tarafımızdan bir fetva yayınlanmıştır ki, metni şöyledir:
Soru: Ücretin az olmasını göz ardı ederek bir ücrette anlaştık. Fakat biz onu kabul ettik yahut ona muvafakat ettik. İşimizi bitirdikten sonra karşılaştık ki, mal sahipleri veya malları teslim alan onların vekilleri, (5) beş riyal, (10) on riyal para veriyorlar. Bu paralar bize üç şekilde veriliyor. Bunlar: (Bölümün numarası 13; Page No. 264) 1- En güzel şekilde işi bitirdikten sonra, işi aksatma, kandırma, ziyadeleştirme, noksanlaştırma yahut birini diğerine tercih etmeden gönül hoşnutluğuyla aldığımız bir para.2- Ya doğrudan yahut ihsas ettirerek yahut bir şey istediğimiz anlaşılan başka bir vesile ile istemek suretiyle aldığımız bir para.3- Belirlenen resmi işimizi bitirdikten sonra aldığımız bir para. Bunun için size şöyle bir örnek verebiliriz: İşimiz akşam saat dokuzda sona eriyor. Buna rağmen hala, mallarını harcamak isteyen müracaatçılar ve mal sahipleri bulunuyor. Onların bir kısmı şöyle diyor: Malımı harcamam için benimle birlikte oturmanı senden istiyorum ve bu malın satılmasının gecikmesi ve yarına kalması neticesinde bir zarara uğramamam için, benimle birlikte geciktiğin süreyi hesap edeceğim. Zira çalıştığımız işte, müracaatçılarla birlikte gecikmemize bir mani ve itiraz söz konusu değildir.
Cevap: Resmi ve sivil bir merkezde memur olduğun halde, müracaatçıların ihtiyaçlarının bitiminden sonra para alman caiz değildir. Çünkü bu, batıl yollarla mal yemektir. Sahih bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
Zekat
memuru
(Bölümün numarası 13; Page No. 265) olarak gönderdiği İbn Lütbiyye, Peygamber'in (s.a.v.) huzuruna gelince: "Şunlar sizindir, şunlar da bana hediye edilenlerdir" dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) minbere çıktı ve Allah'a hamd ü senâdan sonra şöyle buyurdu: "Allah Te'âlâ'nın benim idareme verdiği işlerden birine sizlerden birini memur tayin ediyorum, sonra geliyor ve şöyle diyor: Şunlar sizindir, şu da bana verilen hediyedir. O sözünde doğru ise, babasının veya anasının evinde otursaydı da kendisine hediyesi gelseydi ya. Allah'a yemin ederim ki, sizden biriniz haksız olarak bir şey alırsa, kıyamet gününde o aldığı şeyi yüklenmiş vaziyette Allah'ın huzuruna çıkar. Ben sizden herhangi birinizin, Allah'ın huzuruna böğüren bir deve, böğüren bir inek yahut da meleyen bir koyun yüklenmiş vaziyette mi çıkacağınızı kesinlikle bilemem." Sonra koltuklarının altının beyazı görülecek kadar ellerini yukarıya kaldırıp: "Allahım, tebliğ ettim mi?" buyurur.
Hadis, "müttefekunaleyh"tir.
Doğrudan istemek yahut ihsas ettirmek ve benzeri şekilde para almaya gelince, bu rüşvet istemektir. Peygamber (s.a.v.) rüşveti verene, alana ve aracılık edene lanet etmiştir.Onların işlerini bitirmek için müracaatçılarla beraber gecikme mukabilinde para almaya gelince, bu çalışma seninle yahut müracaatçıyla alakalı bir konu değildir. Bilakis ondan sorumlu olan kimseye bağlıdır. Resmi makam ve ilgili makam, belirli bir ücretle seni işçi olarak görevlendirmiştir. Müracaatçılarla birlikte gecikmene mukabil, bizzat müracaatçıdan belirli bir para alamazsın ve müracaatçıların işlerini bitirmek için sorumlulardan ek bir çalışma talep etmen gerekir.Böylece ortaya çıkmıştır ki, onun yoluyla para aldığın üç kaynak, yasak kaynaklardır ve onların yoluyla elde edilen para haram olur. Onu geriye iade etmek yahut fakirlere tasadduk etmek yahut hayrî projelele harcamak suretiyle ondan kurtulmak gerekir. (Bölümün numarası 13; Page No. 266)
Başarı Allah’tandır. Allah, Peygamberimiz Muhammed'e, (s.a.v.) âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.