(Bölümün numarası 2; Page No. 412) (21802) Numaralı fetva:
Soru: Hamd yalnız Allah'adır. Salât ve selam, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan Hz. Muhammed'in üzerine olsun.Bilimsel Araştırma ve Fetva Daimi Komisyonu, fetva isteminde bulunan Demmam Davet ve İrşad Bürosu Müdürü Abdullah b. Muhammed el-Lühaydan'dan Sayın Genel Müftüye gelen ve 2/11/1421 tarih ve 95/s numara ile Yüksek Alimler Konseyi Genel Sekreterliğinden Komisyona havale edilen konuya muttali olmuştur. Fetva isteyen bir soru sormuştur ki, metni şudur: Bana ulaşan ve şu anda özellikle bazı kız okullarında ve eğitim yönlendirme mekteplerinde dolaşan şeyi zât-ı âlinize arz ediyorum. Bu, Medine Gazetesine nisbet edilen konu hakkında bir kağıtttır ki, onda kendisine nisbet edilen kimse şunu keşfettiğine işaret ediyor:
Esma-i Hüsna, bir çok hastalığa büyük oranda şifa verme enerjisine sahiptir.Allah'ın güzel isimlerinden her bir ismin, insan vücudundaki belirli bir azada tam olarak çalışmak için, bağışıklık sistemini uyaran bir enerjisi vardır.Bunun başarısını göstermek için bir örnek zikrediyor ki, o ve bir çok kimse, çocuğuna belirli isimleri on dakika süreyle tekrarlıyorlar. (Bölümün numarası 2; Page No. 413) İyileştiren Allah'ın isimlerinden yine korunmada da istifade edilebilir.Şifa verme gücü, Esma-i Hüsna'yı okuduktan sonra şifa ayetlerini okuyunca ziyadeleşir.Onu neşreden, insanlardan onu tecrübe etmelerini ve denemelerini istiyor.Bundan dolayı insanların Rablerinden bir hidayet üzere olmaları için, durumun insanlara açıklanmasını ve ortaya çıkarılmasını zât-ı âlinizden istiyoruz.
Cevap: Komisyon, fetva istemini araştırdıktan sonra aşağıdaki şekilde cevaplamıştır:Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur:
En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.
Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:
“Allah'ın doksan dokuz ismi vardır; kim bunları sayarsa cennete girer.
(Bölümün numarası 2; Page No. 414) Bunlardan birisi, onunla dua edildiği zaman Allah'ın duayı kabul ettiği ve onunla istendiği zaman verdiği ism-i azamdır. Allah'ın isimlerinin sayısını ancak o bilir ve hepsi de güzeldir. Onun ısbatı ve Allah'ın kemaline, celaline ve azametine delalet eden şeyin ısbat edilmesi gerekir. Onu nefyetmek, Allah'tan onun benzeri bir şeyi nefyetmek, onun kemaline ve celaline delalet eden şeyi nefyetmek yahut Allah'ın yüce sıfatlarını içine alan şeyi nefyetmek suretiyle o konuda ilhad haramdır. Allah'ın isimleri konusundaki sapıklıktan biri de, davetçi Seyyid Kerim ve öğrencisi ve oğlunun, insanlara dağıttıkları kağıtta iddia ettikleri, Allah'ın güzel isimlerinin, bir çok hastalığa şifa verme enerjisi olduğudur. İnsan vücudunun içinde bulunan enerjiye kıyas ederek çeşitli ince kıyas üslupları vasıtasıyla ortaya çıkarmıştır ki, Allah'ın güzel isimlerinden her bir ismin, insan vücudundaki muayyen bir azada tam olarak çalışması için bağışıklık sistemini uyaran bir enerjisi vardır. Doktor
İbrahim Kerim,
rezonans kanununu tatbik etmek suretiyle, Allah'ın güzel isimlerinden bir ismi mücerred olarak zikretmenin, insan vücudundaki bioenerji yollarını iyileştirmeye sebep olduğunu keşfedebilmiştir.Demiştir ki: Bilinmektedir ki, Firavun sarkacı vasıtasıyla ilk olarak insan vücudundaki bioeneji yolları için kıyaslar yapan ve koyanlar Firavunlardır. Sonra bir çizelgede Allah'ın isimlerinden bir kısmını zikretti ve onlardan her bir ismin vücuda bir faydası yahut vücudun hastalıklarına bir ilaç olduğunu iddia etmiş, insan vücudunun bir resmiyle bunu açıklamış ve ondan her bir uzvun üzerine Allah'ın isimlerinden bir isim koymuştur. Bu amel batıldır. Çünkü bu, Allah'ın isimleri hakkında sapıklıktır ve onda onu hakir görme vardır. Zira Allah'ın isimleri konusunda meşru olan, onunla dua etmektir. Zira Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur:
O halde O'na o güzel isimlerle dua edin.
(Bölümün numarası 2; Page No. 415) Yine Allah'ın yüce sıfatlarının içine aldığı şeyi ısbat etmektir. Zira onlardan her bir isim, Allah Te'âlâ'nın bir sıfatını içine alır. Dolayısıyla meşru bir delil olmaksızın duanın dışında başka şeylerde onun kullanılması caiz değildir. Dini bir delil olmaksızın o, şunu şunu ifade ediyor yahut şunu şunu tedavi ediyor diye iddiada bulunmak, bilgisiz olarak Allah hakkında söz söylemektir.Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur:
De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Yapılması gereken, bu kağıdı yok etmektir.O iki kimsenin yapması gereken, bu amelden dolayı Allah'a tövbe etmek ve akide ve şeri hükümlerle ilgili konularda tekrar o gibi şeylere dönmemektir.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Muhammed'e, âline ve ashâbına salât ve selam etsin.