(262) no'lu fetva:
Soru:
Kur'ân-ı kerim ve Sünnet-i mutahhara'ya göre Hz. İsa diri midir, ölü müdür?.
Cevap: Ehlü's-Sünne ve'l-Cemâa'ya göre
İsa Mesih (a.s.)
(Bölümün numarası 3; Page No. 300) hala yaşamaktadır. Allah Onu semaya yükseltmiştir. Ahir zamanda âdil olarak inecek, peygamberimiz Muhammed'in (s.a.v.) şeriatıyla hükmedecek ve onun getirdiği hakka davet edecektir. Kur'ân'ın nasları (metinleri) ve sahih hadisler buna işaret etmektedir. Yahudilelrin iftirası ve ona cevap konusunda Allah Te'âlâ şöyle buyurmaktadır:
Ve "Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler(157)Bilakis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.
Allah Te'âlâ, Yahudilerin onu öldürdükleri veya astıklarıyla ilgili iddialarını reddetmiş ve ona bir rahmet ve ikram olarak, onu kendi nezdine yükselttiğini haber vermiştir. Bunu, peygamberlerinden dilediğine verdiği delillerden bir delil olarak kılmıştır. Meryem oğlu İsa hakkında önce ve sonra Allah'ın ayetleri ne kadar da çoktur. Allah Te'âlâ'ın:
Bilakis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır.
ayetinin muktezası, Allah'ın İsa'yı bedenen ve ruhen yükseltmesini gerektirir. Ta ki, yahudilerin onu öldürdükleri yahut astıkları iddialarına cevap gerçekleşmiş olsun. Zira öldürme ve asma esas olarak bedenen olur. Ruhun tek başına yükseltilmesi, asılma ve öldürülme iddialarına ters değildir. Dolayısıyla ruhun tek başına yükseltilmesi onlara cevap olmaz. Zira bu, peygamberlerinden dilediğine, Allah'ın izzetinin kemali, kuvveti, ikramı ve yardımının gereğidir. Ayetin sonunda Allah Te'âlânın hükmettiği gibi:
Allah izzet ve hikmet sahibidir.
Allah Teala yine şöyle buyurmuştur:
Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır.
(Bölümün numarası 3; Page No. 301) Allah Te'âlâ, ehl-i kitab'ın tamamının İsa'nın ölümünden önce ona inanacaklarını haber vermektedir. Bu, ahir zamanda İslam'a davet eden adil bir hakem olarak indiği zaman olacaktır. Bunun açıklaması, inişiyle ilgili hadiste gelecektir. Anlaşılması gereken mana budur. Buradaki söz, Yahudilerin İsa'ya ve onların ona yaptıklarına yönelik durumlarını açıklamak, onu kurtarması ve düşmanlarının tuzağını reddetme konusunda Allah'ın sünnetini beyan etmek için getirilmiştir. Sözün siyakına uygun olarak ve ayetteki iki zamirin merciinin aynı olması için, mecrur iki zamirin İsa'ya döndürülmesi gereklidir. Ebu Hureyre'den rivayet edilen
sahih hadiste
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Hayatım Kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa’nın adaletli bir hakem olarak içinize inmesi yakındır. O inecek, haç'ı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, (bu suretle) mal da o kadar çoğalacak ki, kendisine (zekat ya da sadaka) verilmek istenen kimse onu kabul etmeyecektir. Ebu Hureyre dedi ki: İsterseniz şu ayeti okuyun:
Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir.
ayeti oku.
Yine ondan rivayet edilen bir hadiste peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman sizler nasıl olursunuz?
Yine Sahih'te rivayet edildiğine göre Cabir b.
Abdullah
peygamber'in (s.a.v.) şöyle dediğini işitmiştir:
Ümmetimden bir tâife kıyamet gününe kadar hak üzere muzaffer olarak savaşmaya devam edecektir. Devamla dedi ki: İsa b. Meryem (a.s.) gökten iner, müslümanların emiri: “Gel bize namaz kıldır” der. O (Hz.İsa): "Hayır, şu ümmete Allah’ın bir ikramı olarak sizin bazınız bazılarınızın emiridir” der.
(Bölümün numarası 3; Page No. 302) Hadisler, ahir zamanda onun ineceğine, peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şeriatıyla amel edeceğine ve İsa'nın inişi günlerinde, namazda ve diğer yerlerde bu ümmetin imamının bu ümmetten olacağına işaret etmektedir. Buna göre onun inişiyle peygamberimiz Hz. Muhammed'le peygamberiliğin son bulması arasında bir çelişki bulunmamaktadır. Çünkü İsa (a.s.) yeni bir risaletle gelmeyecektir. Önce de sonra da hüküm Allah'ındır. O dilediğini yapar. Dilediğine hükmeder. Onun hükmünü sorgulayacak yoktur. O izzet ve hikmek sahibidir.İsa (a.s.)'ın asıldığını veya öldürüldüğünü kim iddia ederse o kafirdir. Çünkü Kur'ân'ın açık nassına ve peygamber efendimizden rivayet edilen hadislere muhalefet etmiş olur. Müslümanlardan kim: "Yahudiler ona tuzak kurup onu asmaya ve öldürmeye azmedince, Allah Te'âlâ İsa (a.s.)'ı gerçek ölümle öldürdü sonra kendisine yükseltti." derse, Kur'ân'ın açık naslarına ve peygamber'den (s.a.v.) rivayet edilen sahih sünnete muhalefetinden dolayı, müslümanların cemâatında ayrılmış ve doğru yoldan sapmış olur. Onları bu yanlış düşünceye sevekeden şey,
Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım.
ayetinde geçen "vefat ettirme" kelimesini "öldürme" kelimesiyle tefsir etmesidir. Böyle olursa, Allah'ın onu yeryüzünden alması ve diri olarak kendine yükseltmesi ve kafirlerden onu kurtarması şeklindeki selefin sahih görüşüne muhalefet etmiş olur. Selefin bu yorumuyla, onun diri olarak yükseltilmesi, ahir zamanda inmesi ve bütün ehl-i kitap ve diğerlerinin ona iman etmesiyle ilgili kitabın nasları ve sahih sünnetin arası telif edilmiş olur. Vefat ettirmeyi
öldürme ile
tefsir eden İbn Abbas'tan gelen rivayet, senedinde kopukluk oluduğu için sahih değildir.
Bu, Ali b. Ebu Talha'nın,
ondan olan rivayetlerindendir.
Ali,
ondan hadis almamış ve onu görmemiştir, ancak ondan bir aracı ile rivayet etmiştir. Yine vefat ettirmeyi öldürme ile tefsir eden Vehb b. Münebbih el-Yemani'den
rivayet edilen şey de
(Bölümün numarası 3; Page No. 303) sahih değildir. Çünkü o,
Vehb'den,
ondan da itham olunmayandan, İbn İshak'ın rivayetindendir. Bunda
İbn İshak'ın "an'anesi" vardır ki,
o müdellestir. Onda meçhulluk vardır. Sonra bu tefsir, vefat ettirme manasında olma ihtimalinden uzak değildir. Zira Allah, onu yeryüzünden bedenen ve ruhen almış ve diri olarak kendine yükseltmiştir, şeklinde tefsir edilmiş, bazen de, onu uyutmuş sonra kendine yükseltmiş ve kendine yükselttikten ve ahir zamanda indikten sonra onu öldürecektir, şeklinde tefsir edilmiştir. "vav" harfi tertip değil, sadece iki şeyin arasını birleştirmeyi gerektirir. Ayetin manasında görüşler farklı olduğu zaman, delillerin arasını bulmak ve mütaşabihi bırakıp muhkem olana yönelmek için, diğer delillerin zahirlerine uygun olan söze yönelmek gerekir. Fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşen, kalplerinde eğrilik olanlar dışında ilimde yüksek payeye erişenlerin durumu budur. Allah Te'âlâ'nın:
Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir.
ayetinin tefsirinde ihtilaf ettikleri söz de böyledir. Burada delillerin arasını bulmak ve konuşanın sözünden maksadını muhafaza etmek için, kelamın siyakına ve ahir zamanda İsa'nın inmesi ve bütün ehl-i kitabın ve diğerlerinin ona inanmasıyla ilgili hadislere uygun bir manaya yönelmek gerekir. Kim bu ayete, öncesinden, söyleniş maksadından ve aynı mevzuda gelen diğer delillerden mücerret olarak bakar ve "ehl-i kitaptan her kimse ölmeden önce Allah'a yahut İsa'ya iman edecek" gibi bir manaya onu tevil ederse, ayetin zahirine, kelamın siyakına ve İsa'nın durumu hakkında gelen diğer delillere muhalefet etmiş olur. Böylece fitne çıkarmak ve onu te'vil etmek için, ondan muhkem olanı bırakıp müteşabih ayetlerin (Bölümün numarası 3; Page No. 304) peşine düşenlerden olur ve kalplerinde eğrilik olanlara va'd olunan tehdidi hak eder. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur:
Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'ân'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler.Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
Yahudiler ona tuzak kurdukları zaman Allah'ın İsa'yı öldürdüğünü söyleyen kimse, ya bu konuda rivayet edilen sahih hadislerle amel ederek ahir zamanda İsa (a.s.)'ın ineceğini kabul ediyor, yahut onun inmesini inkar ediyor demektir. Bunu itiraf ediyorsa, İsa'nın dünyada önce ölümünü sonra diriltilmesini, sonra tuzak anında ölümünü ve yükseltilmesini, sonra diriltilmesini, sonra indirildikten sonra ölümünü ve sonra kıyamette tekrar diriltilmesini kabul etmesi lazımdır. Bu, delil olmaksızın muhalefet etmektir. Bu konuda Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur:
Ey kafirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz.
Allah Te'âlâ yine şöyle buyurmuştur:
Onlar: "Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır?" derler.
(Bölümün numarası 3; Page No. 305) Yükseltildikten sonra indirilmesini inkar ederse, onun indirilmesine, hakka davetine ve onunla hükmetmesine, domuzu öldürmesine, haç'ı kırmasına ve indikten sonraki durumlarına açık bir şekilde şahitlik eden, müslüman âlimler tarafından hüsnü kabul gören sahih hadisleri reddeden bir kimse durumuna düşer. Her iki durumda da, Yahudilerin tuzağından Allah'ın İsa'yı kurtardığı, bedenen ve ruhen onu yükselttiği ve ahir zamanda adil bir hakem olarak indirileceğini ifade eden Ehlü's-Sünne ve'l-Cemâa'nın görüşünü kabul etmekten başka çıkış yolu yoktur.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.