(16486) Numaralı fetva:
Soru: Bir çok islam ülkesinde dilencilik adeti özellikle cami ve ilim meclislerinde yayılmış durumda. İmam cemaate döner dönmez bir veya birkaç dilenci safların önüne geliyor, halini arz ediyor ve bazen de insanları etkilemek için ağlıyor. Bu şekilde insanlardan yardım istiyor. Bazen de bu dilenciler sağlam olduğu halde kendilerini hasta gösteriyorlar. Bu şekilde, hem müslümanları aldatıp mallarını haksız yere alıyorlar hem de namazdan hemen sonra sünnet zikirleri yapanların da kafasını karıştırıyorlar. Böylece dilenciler onların zikirlerini kesiyorlar ve zihinlerini karıştırıyorlar. Neredeyse camidekiler neyi zikredip neyi unuttuklarını bilemiyorlar. Bu nedenle muhterem hocam, imamın camide namaz kılanları bu tür dilencilere para verilmesine engel olmasında bir sakınca var mıdır? Zan galebe çaldığında ise dilenci yalan söylemektedir. Bu nedenle dilencinin camiden kovulması caiz midir? (Bölümün numarası 24; Page No. 375) Müslümaları bu tür dilencilerden sakındırmak ve onları bu tür dilencilere para vermemeye teşvik etmek Allah’ın kullarını alıkoyduğu şu ayetteki azarlama kapsamına girer mi:
El açıp isteyeni de sakın azarlama.
Son olarak ayet-i kerimedeki azarlama ve çıkışmadan maksat nedir? Bize bilgi vermenizi rica ediyoruz, Allah, sizi hayırla mükâfatlandırsın.
Cevap: Kazanmaya gücü yetmeyen, kendisine yetecek kadar malı olmayan muhtaçların ihtiyaçlarını giderecek miktarda malı insanlardan istemesi caizdir. Ancak muhtaç olmayan ya da muhtaç olduğu halde çalışıp kazanmaya gücü yetenlerin dilenmesi caiz değildir. Bu tür kişilerin dilencilik yaparak insanlardan aldıkları da kendisine haramdır.
Zira Kabîsa bin Muhârik (radiyallahu anh) rivayet ettiği hadiste şöyle dedi:
Yüklendiğim bir kefâlet borcu yüzünden Resulullah (s.a.v.)’e başvurdum. Bana; - “Bekle biraz. Sadaka mal gelsin, ondan sana verilmesini emrederiz!” dedi. Sonra da şöyle buyurdu: - “Ey Kabîsa! Dilenmek yalnzca üç kişi için helâldir: Kefâlet üstlenen kişi ki, borcunu ödeyinceye kadar dilenmesi helâldir. Sonra dilenmekten vazgeçer. Bütün mal varlığını yok eden büyük bir felâkete uğrayan kişinin geçimini yoluna koyacak kadar -yahut ihtiyacını giderecek kadar- dilenmesi helâldir. Hakknda, kendisini tanyanlardan aklı başında üç kişinin “filan fakir düştü” diyecekleri kadar fakr u zarûrete uğrayan kişinin geçimini temin edecek kadar dilenmesi helâldir. Ey Kabîsa! Bu hallerin dışında dilenmek haramdır, dilenen haram yemiş olur.”
(Bölümün numarası 24; Page No. 376)
Hadisi Ahmed, Müslim, Nesai ve Ebu Davud riveyet etmişlerdir. Ve şu hadis:
Kim (malını artırmak için) insanlardan dilenirse, o mutlak surette ateş talep etmiş olur.
ayrıca şu hadis:
Sadaka, ne zengine ne de sakatlığı olmayan güçlüye helal değildir.
Hadisi İbn-i Mâce ve Nesai hariç her beşi rivayet etmiştir.
Vacip olan böyle yapan kişilere nasihat etmektir. Alimlere vacip olan da, bu durumu cuma hutbelerinde, basın organlarında ve diğer vesilelerle insanlara açıklamaktır.
Şu ayette yasaklanan azarlamadan maksat ise dilenciyi kovmak ve onu bağırmaktır:
El açıp isteyeni de sakın azarlama.
(Bölümün numarası 24; Page No. 377) Ayette yasaklanan azarlama hem mal isteyeni hem de şer’i hükümler hakkında soru soranı kapsamaktadır. Ancak bu, hatalı dilenciyi irşat etmeye ve ona iyi öğütle ve hikmetle nasihat etmeye engel değildir. Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.