Diğer zekât çeşitleri

7844

Borçların zekatı

Borç

Borçlunun ödemekle yükümlü olduğu mal.

Başkalarına borcu olan kişinin zekatı

Bir şahsın nisap miktarı kadar ya da ondan daha az borcu varsa ona zekat düşmez. Şayet borç, nisabı eksiltmiyorsa o vakit borç miktarı kadar maldan düşülür. Malın geri kalanı göz önünde bulundurulur.

Örnek: 10.000 doları olan bir şahsın 10.000 dolar borcu olsa ona zekat düşmez. Çünkü borç, nisabla eşitlenmiştir.

Aynı şekilde borç 9.950 dolar olması halinde de nisap eksildiği için yine ona zeket düşmez. Fakat borcu 4000 dolar olması halinde 6000 dolar olacaktı ki buna zekat düşer.

Kişinin yatırım amaçlı borçları zekata tabi midir?

Bu durumda ne yazık ki fakirler yüklü miktardaki bir zekattan mahrum olmaktadırlar. Çağımızdaki iş adamlarının çoğuna zekat düşmediğini görüyoruz.

Hicri 1409 – miladi 1989 Zilkade ayında Küveyt’te düzenlenen İkinci Çağdaş Zekat Sorunları Sempozyumunda şu karara varılmıştır:

Birincisi: Kişi bir ticaret işinde kullandığı borçların tümünü toplar. Topladığı bu borçları da zekata tabi olan varlıklardan çıkarır. Burada esas olan şey; borçlunun, asli ihtiyaçlarından artan sabit mallarının olmamasıdır.

İkincisi: Kişi, asli ihtiyaçlarından artan sabit mallarının olmaması kaydıyla, sanayi projelerini destekleyen yatırımlardan kaynaklanan borçlarını zekata tabi olan varlıklardan çıkarabilir.

Üçüncüsü: Uzun taksitler halinde ödenen konut kredisinin yıllık ödenen miktarı ayrılmak suretiyle geriye kalan miktar nisap miktarını karşılıyorsa, borçlu kişi, nisap miktarına ulaşan bu malının zekatını vermekle yükümlüdür.

Tahsil edilemeyen borcun zekata etkisi

1. Kişinin iflas etmesi sebebiyle ödeyemediği veya zengin kimsenin kasıtlı olarak geciktirip ödemeye yanaşmadığı borç sebebiyle, alacaklı, her yıl bu borcun zekatını hesaplayıp vermek zorunda değildir. Eline geçtiği yılki zekatı vermesi yeterlidir.

2. Ödenecek türden borçlara gelince bunlar kişinin varlıklarından sayıldığı için alacaklı bu borçların zekatını her yıl hesaplayarak vermelidir.

Senetlerin zekatı

Senet

Borçlu tarafından adı belirtilen bir alacaklıya verilen belli bir miktardaki bir paranın belli bir süre sonunda, üzerinde anlaşılan bir faizle birlikte kayıtsız ve şartsız ödeneceğini gösteren bir belgedir.

Bu açık ve haram kılınmış bir faizdir; senetler genel itibariyle caiz değildir; çünkü açıkça faizli bir borçtur.

Böyle bir işleme maruz kalan kişinin hemen tevbe edip yüce Allah’tan bağışlanma dilemelidir.

Senetlerin zekatının hükmü ve miktarı

Senetler, borçlunun vadesi geldiğinde ödemekle yükümlü ertelenmiş borçlardan ibarettir. Senetlerin zekatında, borç zekatının hükümleri uygulanır.

Tek başına veya sahibinin mallarına eklenen diğer para, ticaret mallarıyla nisab miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl dolması halinde zekata tabidir. Ve bundan öşrün çeyreği zekat olarak ödenir.

Senetler vadesi gelmeden bozduruladığı hallerde bile üzerinden zekat sakıt olmaz. Ancak vadesi dolduğu vakit geçmiş senelerin tümünün zekatı hesaplanarak ödenir.

Hizmetin sonundaki ikramiye, emeklilik ikramiyesi ve emeklilik maaşının zekatı

Hizmetin sonundaki ikramiye

Kanun ve yönetmeliklere uygun olarak gerekli şartları taşıması halinde işçinin hizmetinin sonunda işverenden almayı hak ettiği mali bir meblağdır.

Emeklilik ikramiyesi

Devletin veya ilgili kurumların sosyal güvenlik kanunu tabi olan işçi veya memura –emekli maaşının tahakkukuyla ilgili gerekli bütün şartların sağlanamadığı durumlarda- ödediği mali bir tutardır.

Emekli Maaşı

Kanun ve yönetmeliklere uygun olarak gerekli şartları taşıması halinde işçinin hizmetinin sonunda işverenden aylık olarak almayı hak ettiği mali bir meblağdır.

Hükmü

Zekatı gerekli kılan tam mülkiyetin tahakkuk etmemesi sebebiyle işçi veya memura; hizmet süresi boyunca aldığı maaştan dolayı zekat vacip değildir.

Şayet bunun, tek seferde veya taksitli olarak memur veya işçiye ödenmesi kesinleşmişse tam mülkiyet kapsamına girmiş olur.

Dolayısıyla bundan müstefad malın zekat hükümleri yatbik edilir. Birinci Zekat Kongresinde mal-ı müstefâdın diğer mallara eklenmesiyle yıl sonunda oluşan nisap miktarı oranında zekata tabi olacağı belirtilmiştir. [Kadâyâ Fıkhıyye Muâsira, Dr. Salah es-Sâvî, s. 58]

Kiralık malların zekatı

Kiralık mallar

Ticaret için olmayıp sadece kira için kullanılan ev, araba ve fabrika gibi mallar.

Alimler bunlarda zekat düşmediği üzerinde ittifak etmişlerdir. Zekata tabi olan kısmı bunlardan elde edilen kira gelirleridir.

Bunlara paraların zekat hükümleri tatbik edilir. Dolayısıyla öşrün çeyreği zekat miktarı olarak verilir. [Kadâyâ Fıkhıyye Muâsira, Dr. Salah es-Sâvî, s. 58]

Kiracının ödediği depozitonun zekatı

Depozito

Bir taşınmaz değerin, yani gayrimenkulun geçiçi bir süre için kullanımı sırasında ve o mülkün tahliyesinden sonra gayrimenkul sahibine ödenecek, zarar ve ziyanı tazmin için alınan miktardır.

Hükmü

Bunların zekatı kiracıya vacip değildir. çünkü onun mülkünde yer almamaktadır. Onda zekatın yükümlülük şartlarından biri olan tam mülkiyet gerçekleşmemiştir. [Kadâyâ Fıkhıyye Muâsira, Dr. Salah es-Sâvî, s. 60]

Manevi hakların zekatı

Manevi haklar

Bir kişinin maddi olmayan bir üzerindeki yetkisi. Bir kişinin bir kitap üzerindeki telif hakkı veya bir icatla ilgili tescil hakkı gibi fikirsel bir ürünler bu kapsamdadır. Bir kişinin, müşterileri çekmek üzere bulduğu şirket ismi veya marka tescili gibi faaliyetler de manevi haklar kapsamında değerlendirilir.

Manevi hakların zekatının hükmü

Manevi haklar, günümüzde dinen itibar edilen mali bir değere kavuşmuştur. Şerî kurallar çerçevesinde bunlarda tasarrufta bulunmak caizdir. Her türlü ihlale karşı da korunmuştur.

Dolayısıyla bunların ihlali caiz değildir. Zekat şartlarını taşımaması nedeniyle salt telif ve icat işinde zekat vacip değildir.

fakat bunlar para karşılığında devredilirse üzerinde müstefad malın hükümleri uygulanır. [Kadâyâ Fıkhıyye Muâsira, Dr. Salah es-Sâvî, s. 60]

Ücret, maaş ve serbest meslek karlarının zekatı

Ücretler ve maaşlar

İşçinin bir iş ve emek karşılığında kazandığı para

Hükmü

Bu mallar tek başına zekata tabi olmazlar. Fakat diğer zekat mallarına eklenmeleri suretiyle bu malların nisab ve yıl hesabına bağlı olarak zekata tabi olurlar.

Bu malların tamamının zekata tabi olması için üzerinden bir yıl geçmesi ve nisab miktarına ulaşması şarttır. Bunların zekat oranı öşrün çeyreği, yani %2,5’tir.

Haram malın zekatı

Haram mal

Edinilmesi veya ondan istifade edilmesi dinen yasaklanmış malların tümü. Haramlığı ister içindeki bir zarardan olsun ya da leş eti ve içki gibi pis bir şey olsun yahut da kazanç yollarında halel bulunan ve sahibinin izni dışında alınıp gaspedilen veya –karşılıklı rıza olsa bile- faiz ve rüşvet yoluyla kazanılmış mallar haram mallardır.

Haram malın zekatının hükmü

Haram malın –domuz ve içki gibi- zekatı haramdır. Çünkü dinin nazarında bunların bir değeri olmayıp bir an önce bunlardan kurtulmak gerekir.

-Kazanç esnasındaki bir halel sebebiyle içine haram bulaşan malın zekatı yoktur. Kabul görüşe göre haramlığa sebep olan halel ortadan kalktığında ise –üzerinden yıllar geçmiş olsa bile- sadece içinde bulunulan yılın zekatı vaciptir.

-Sahibinden gaspedilen malın zekatı hesaplanıp verilse de caiz değildir. Kişi, bu malı sahibine iade etmedikçe sorumluluktan kurtulamaz.

Sahibini arayıp da bulamazsa sahibinin yerine o malın zekatını kendisi vermelidir. [Kadâyâ Fıkhıyye Muâsira, Dr. Salah es-Sâvî, s. 61 ve sonraki sayfalar]

Öğütler (Haram malla ilgili işlemler)

1. Haram mal ne kadar uzun zaman geçerse geçsin mülk niteliği kazanmaz. Kişi sahibine veya varislerine iade edilmesi şarttır.

Eğer sahibi bilinmiyorsa –bu maldan kurtulmak için- hayır işlerinde harcanması gerekir. Sahibinin yerine sadaka niyetiyle verilmesi gerekir.

2. Şayet bu mal, haram bir işte çalışılması sonucu elde edilmiş bir ücret ise kişi bunu hayır işlerinde harcamalı ve bir harama daha sebebiyet vermemek için aldığı kişiye iade etmemelidir.

3. Faizli işlemlerden kazanılan mallar da alındığı kişiye iade edilmemeli ve yine hayır işlerinde harcanmalıdır.

4. Haram malın kendisi yoksa onun benzeri (misli) veya değeri sahibine iade edilmelidir.

Şayet sahibi bilinmiyorsa sahibinin yerine sadaka niyetiyle hayır işlerinde harcanması gerekir. [Kadâyâ Fıkhıyye Muâsira, Dr. Salah es-Sâvî, s. 61 ve sonraki sayfalar]

04-06.jpg