Davet için ailenin gayri müslim üyeleri ile yaşamak

(14368) no'lu fetvanın birinci sorusu: Soru 1: Benim kız kardeşim dışında ailemin tamamı müşriktir. Bu durumda benim onlarla oturup kalkmam ve onlarla bir arada yaşamam caiz midir? Benim dinime göre onlarla bir arada yaşamam caiz ise, onlara Allah'ın dininden çıktıklarını bildirmem caiz midir? Ayrıca ben onları davet ettim fakat icabet etmediler. Şirke yakın durdular. Bununla birlikte benim onlarla yaşamaktan başka seçeneğim yok.


Cevap 1: Onlara daima nasihatte bulunman gerekir. Onlara iyi davranman ve güzel sözler söylemen gerekir. Eğer maddi durumun yerinde ise onlara infak etmen gerekir. Belki Allah onların kalbini açar ve gönüllerini aydınlatır. Allah Te'âlâ şöyle buyurdu: Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. (Bölümün numarası 12; Page No. 255) Onlara davette bulunurken kitap, kaset ve broşür gibi çeşitli dini yayınları kullan. Onlara Peygamberin (s.a.v.) namaz, zekat, oruç ve haccın farz kılınmasından önce insanları Mekke'de Allah'ın birliğine çağırdı. Bununla birlikte Mekkeliler, Allah'ı biliyorlardı ve zor zamanlarda Allah'a dua ediyorlardı.Yine yerin ve göğün yaratıcısının Allah olduğunu biliyorlardı. Fakat bunlar Allah ile kendileri arasında ibadette ve duada daha önceki iyilik yapan ve hacılara yemek yediren salih kimseleri aracı ediniyorlardı. Fakat bu rahatlık döneminde idi, bu salihler ölünce onlar için kabirler inşa ettiler ve şefaat etmeleri için onlara dua ettiler. Bazıları da onlar için heykeller edindiler ve onlara dua ettiler.Bunun üzerinden bir ömür geçti ve onlar Allah dışında dua ettikleri taştan ağaçtan putlar edinmeye başladılar.Yine onlar için kurban kesmek gibi çeşitli ibadet merasimleri düzenlemeye başladılar. Hz. Peygamber (s.a.v.) onlar bu tür ibadetleri terk etmeleri ve bu ibadetleri yalnızca Allah'a hasretmeye çağırdı. Onlara Allah'ın tek, işiten ve duaları kabul eden; kendisi dışında başkalarına duada bulunandan ve başkalarını aracı yapılmasından razı olmayacağını bildirdi. Bilakis, Yüce Allah kitabında şöyle buyurmuştur: Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir. Allah teala Hz. Peygamber'e (s.a.v.) şöyle hitab etti: Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar. (Bölümün numarası 12; Page No. 256) Bu sahabenin dinin ne olduğunu anladıktan sonra idi. Çünkü onlar Allah'a ibadette başkasını aracı yapma ihtiyacını hissetmiyorlardı. Onlar Hz. Peygamber'den (s.a.v.) nasıl isteneceğini soruyorlardı. Şöyle diyorlardı: O bize uzak mı seslenelim, yoksa bize yakın mı fısıldayalım? Allah onlara kendisinin yakın olduğunu sırlarını ve fısıldamalarını bildiğini ve ondan hiç bir şeyin gizli kalmayacağını, duaya icabet etmeyi sevdiğini, özellikle de salih kullarının duasına icabet etmeyi sevdiğini bildirmek için bu ayeti indirdi. Allah'tan, müslümanlardan delalete düşenleri hidayete erdirmesini diliyorum.Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: