Cünübün durgun suda yıkanmasının hükmü

(Bölümün numarası 5; Page No. 85)  Cünübün durgun suda yıkanmasının hükmü. Birinci soru,(1641) no'lu fetvadan: Soru 1: Akmayan durgun suda cünüp olanın yıkanması konusunda şeriatın hükmü nedir? Şöyle ki, vahada göletler var, su orada uzun süre kalıyor, ancak yazın veya güzün yağan yağmur onu artırıyor. Yine camilerde de benzeri havuzlar var. Şu hadisteki nehyin hükmü nedir: Sizden biriniz cünüp olduğu halde durgun sularda yıkanmasın. Bu nehye uymayanın hükmü nedir? Sonra köylüler bu göletlere gelerek, dizin üstüne kadar izarlarını kaldırmak suretiyle avret yerlerini açıyorlar.


Cevap 1: Hamd yalnız Allah'adır, salât ve selâm onun resulüne, âilesine ve sahabesine olsun.Birinci olarak: Cünübün, akmayan durgun suda yıkanması caiz değildir. Zira Müslim, Ebu Hureyre'den (r.a.) Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Sizden biriniz cünüp olduğu halde durgun sularda yıkanmasın. Kendisine: Peki nasıl yapar Ey Ebu Hureyre diye sorulunca: "Eliyle suyu avuçlayarak alır" demiştir. (Bölümün numarası 5; Page No. 86) İkinci olarak: Durgun suyun miktarı iki kulle ve daha fazla olur ve cünüplükten kurtulmak için yıkanmakla rengi, tadı ve kokusu değişmezse, ondan abdest ve boy abdesti alınabilir ve maddi ve manevi pislikten temizlenmek için uygun olur. Herhangi bir necasetle değişmişse, icma ile maddi ve manevi pislikten temizlenmede kullanılması sahih değildir. Bir necasetten dolayı değil de, ardısıra cünüplükten yıkanmadan dolayı değişirse, onun temiz olmasında ihtilaf vardır. İhtilaftan kurtulmak için ihtiyatlı olan, temizlikte onu kullanmamaktır. Eğer iki kulle'den az olur ve cünüp olan onda yıkanır ve cünübün vücudundaki bir necasetten dolayı değişirse, onunla maddi ve manevi temizlik sahih olmaz. Eğer necasetle değişmezse, onunla maddi ve manevi temizliğin sıhhati konusunda ihtilaf vardır. İhtiyatlı olan, başka bir imkan varsa, temizliklerde onu kullanmamaktır.Üçüncü olarak: Bazı insanların vahalarda ve camilerdeki gölet ve havuzlarda cünüplükten kurtulmak için yıkanmaları caiz değildir. Onlara nasihat edip irşad etmek gerekir. Eğer kabul ederlerse ne ala, yoksa yönetici uygun bir ceza ile onları ta'zir eder.Dördüncü olarak: İnsanın halvet anında avret yerini örtmesi islam adabındandır ve bu hayanın gereğidir. Eşinin ve cariyesinin dışındakilerin yanında örtmesi ise vaciptir ve onu açması haramdır. Zaruret olmadıkça eşinin ve cariyesinin dışındakilerin, onun avret yerine bakması haramdır. Çünkü Müslim ve başkaları Ebu Said el-Hudri'den (r.a.) rivayet ettiklerine göre Resûlüllah ( s.a.v. ) şöyle buyurmuştur: (Bölümün numarası 5; Page No. 87) Erkek, erkeğin avret yerine, kad‎ın da kad‎ını‎n avret yerine bakamaz. Bir erkek baş‏ka bir erkekle; bir kadı‎n da baş‏ka bir kadı‎nla bir örtü alt‎nda yatamaz. Avret yerini açan birini gören kimseye düşen görev, onu irşad etmek ve onu nehyetmektir. Eğer itaat ederse yapacak bir şey yoktur, yoksa yönetici uygun bir ceza ile onu ta'zir eder.Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.), ailesine ve sahabesine salât ve selam etsin.


Tags: