Cehennem fani olmayacak, kafir cehennem'e ebedi kalacaktır

(Bölümün numarası 3; Page No. 484) Boş sayfa (Bölümün numarası 3; Page No. 485)  Cehennem (Bölümün numarası 3; Page No. 486)  Ondördüncü, onbeşinci ve onaltıncı sorular, (1883) no'lu fetvadan: Soru 14: Cehennem'in fani olacacağını söyledi ve cennet nimetleri mecaz ve isti'âre cinsindendir diye te'vil etti?. Soru 15: Kafirin de cehennem'den çıkacağını iddia etti?


Cevap 14 ve15: Kitap ve sünnetten birçok delil, cehennem'in fani olmayacağını, kafirlerin cehennem'de ebedi kalacaklarını ve oradan çıkmayacaklarını gösteriyor. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Bunun böyle olmasının sebebi şudur: Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün ateşten çıkarılmayacaklardır ve onların (Allah'ı) hoşnut etmeleri de istenmeyecektir. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştireceğiz ki acıyı duysunlar! Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın. Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz. Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız.(97) Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkar etmişler ve: "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?" demişlerdir. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası! (Bölümün numarası 3; Page No. 487)  Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Artık kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar,(74) azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir.(75) Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir.(76) Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler. Mâlik de: Siz böyle kalacaksınız! der.(77) Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi. Şu ayete kadar ki, Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!(40) Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır. İşte zalimleri böyle cezalandırırız! Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: İnkâr edenlere de cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. İşte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız.(36) Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryat ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)!Zalimlerin yardımcısı yoktur. (Bölümün numarası 3; Page No. 488)  Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Şüphesiz, cehennem pusuda beklemektedir.(21) Şüphesiz, azgınların barınağı olacak cehennem pusuda beklemektedir. Şu ayete kadar ki, Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Tadın! Bundan sonra yalnızca azabınızı arttıracağız. Benzeri ayet-i kerimeler ki, her biri, kafirlerin cehennem'de ebedi kalacaklarına, oradan çıkmayacaklarına ve cehennem'in fani olmayacağına delalet etmektedir. Her biri aynı manaya gelince, bunların delaleti daha kuvvetli ve tevilden daha uzak olmuş olur. Cennet'e gelince, iman edip salih amel işleyenler için kıyamet gününde mükafat yurdudur. Orada nefislerin istediği ve gözlerin zevk aldığı her türlü nimet vardır. Yine orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan aklının alamadığı nimetler vardır. Oraya giren, bedeni ve ruhi olarak, o nimetlerden gerçek nimet olarak istifade edecektir. Orada güven içinde ebedi olarak yaşayacaklardır. Orada fani olma, oradan çıkma, nimetlerin bitmesi, üzüntü ve keder diye bir şey olmayacaktır. Bunlar, kesin naslarla ve ilim ve iman ehlinin icmaı ile sabittir. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Takvâ sahiplerine va'dolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kafirlerin sonu ise ateştir. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: (Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.(45) "Oraya emniyet ve selametle girin" (denilir, onlara).(46) Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.(47) Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan çıkarılmayacaklardır. (Bölümün numarası 3; Page No. 489)  Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: İşte bu, bir hatırlatmadır. Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır.(49) Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır.(50) Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler.(51) Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt güzeller vardır.(52) İşte, hesap günü için size vadolunan şeyler bunlardır.(53) Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır. Ona bitmek ve tükenmek yoktur. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: O gün, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler.(67) Ey âyetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de.(68) Ayetlerimize inanan ve müslüman olanlar(69) Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!(70) Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedi kalacaksınız.(71) işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur.(72) Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedi kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur. Buradaki istisnayla, cennet'e girmezden önce Allah'ın, cennet'te olmamalarını dilediği süreyi kasdediyor. Bundan dolayı ayetin sonunda oraya girmeyi hak edenlerin ifstifade edecekleri nimetlerin devamlı olduğunu tekit için: (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur. buyurmuştur. Bunun benzeri, Dühân Suresindeki istisnadır ki, Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadırlar.(51) Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.(52) İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar.(53) İşte böyle. Bunun yanı sıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.(54) Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.(55) İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur (sürekli hayata kavuşmuşlardır).(56) (Bunlar) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir). İşte büyük kurtuluş budur. (Bölümün numarası 3; Page No. 490)  Hayatın ebediliğini ifade ve devamlılığını tekit için, geçmiş bir ölümü gelecekteki menfi bir ölümden istisna etmiştir. Yahut buradaki istisnadan maksat, Allah'ın umumi meşietini ve bu meşietin her şeye nüfuzunu beyan etmektir. Aklen ona vacip olmayarak ve ondan bir zorlamayla olmayarak, cennet ehlinin cennet'e, cehennem ehlinin de cehennem'e girmesi ve iki guruptan her birinin nimet veya azap olsun girdikleri yerde ebedi kalması, Allah'ın dilemesi, istemesi, lutfu ve adaleti ile olur. Allah, bütün bunlardan fersah fersah münezzehtir. Sünnette sabit olduğuna göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bir münadi şöyle nida eder: Ey cennet ehli! Muhakkak ki size, sıhhate kavuşup ebediyyen hasta olmak yoktur, hayata kavuşup ebediyyen ölmek yoktur, sizin için genç kalıp ebediyyen ihtiyarlamak yoktur ve sizin için nimet içinde bulunup ebediyyen mahrumiyet yoktur. Hadisi Müslim rivayet etmiştir. Yine rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kıyamet günü ölüm, alaca bir koç suretinde getirilir. Şuraya kadar ki, şöyle buyurmuştur: sonra kesilmesi için emir verilir ve kesilir, sonra denilir ki ey Cennet ehli artık sonsuz yaşam var ölüm yoktur, ey Cehennem ehli artık sonsuz yaşam var ölüm yoktur. Hadisi Müslim Sahih'inde rivayet etmiştir. (Bölümün numarası 3; Page No. 491)  Allah Te'âlâ, cennet ve cehennem'in ebediliğini ve devamlılığını, müminlerin cennet'te, kafirlerin de cehennem'de ebedi kalacaklarını Kur'ân'daki birçok ayette vurgulamıştır. Peygamber'den (s.a.v.) rivayet edilen sünnet de, hiçbir şüpheye ve açık nasları tevile mahal bırakmayacak şekilde tafsilatlı bir şekilde açıklamıştır. Kim bunda şüpheye düşer yahut tevil etmeye kalkarsa, heva ve hevesine tabi olmuş ve sözü yerinden tahrif etmiş ve kafirlerden olmuş olur.


Tags: