Bir ülkenin Darü'l-islam ya da Darü'l-küfür olarak nitelenebilmesi için bulunması zorunlu şartlar

(2635) no'lu fetvanın birinci sorusu: Soru 1 (Bölümün numarası 12; Page No. 52) : Bir ülkenin Darü'l-islam ya da Darü'l-küfür olarak nitelenebilmesi için bulunması gereken şartlar nelerdir?


Cevap 1 : Yöneticilerinin ve otorite sahiplerinin Allah'ın hadlerini (yasalarını) uyguladıkları, halkını İslam şeriatıyla yönettikleri ve halkın islam şeriatının farz kıldığı görevleri yerine getirebildikleri her ülke ya da bölge Darü'l-islamdır. Bu şartları taşıyan ülkedeki müslümanların meşru sınırlar içinde yöneticilerine itaat etmeleri, onlara nasihat görevlerini yapmaları, devlet işlerinin yürütülmesinde kendilerine yardımcı olmaları, sahip oldukları ilmi ve maddi güçle kendilerini desteklemeleri dini bir vazifedir. Böyle bir ülkede yaşayabilirler. Buradan ancak durumlarının daha iyi olabileceği müslüman bir ülkeye göç edebilirler. Aynen Hz. Peygamber'in hicret etmesi ve İslam devletinin kurulmasından sonra Medine'nin, aynı şekilde fetihten sonra Mekke'nin durumu gibi; Mekke, daha önce içinde yaşayan müslümanlardan gücü yetenlerin hicret etmelerinin farz olduğu bir Darü'l-harp iken, fetihten sonra müslümanların yönetimi ele geçirmeleriyle Darü'l-islam'a dönüşmüştü. Yöneticilerinin ve otorite sahiplerinin Allah'ın hadlerini (yasalarını) uygulmadıkları, halkını İslam şeriatıyla yönetmedikleri ve müslümanın üzerine farz olan İslam şiarlarını yerine getiremediği her ülke veya bölge Darü'l-küfürdür. Aynen fetih öncesi Mekke-i mükerreme gibi; zira o zaman Mekke küfrün egemen olduğu bir yurttu. Yine halkı müslüman olduğu halde otorite sahiplerinin Allah'ın indirdikleriyle hükmetmediği ve müslümanların dini görevlerini yerine getiremedikleri ülkeler de böyledir. Müslümanlar, dinlerini korumak maksadıyla böyle ülkelerden islam'la yönetilen ve dini vazifelerini rahat yerine getirebilecekleri ülkelere hicret etmelidirler. Hicret etmeye gücü yetmeyen erkek, kadın ve çocuklar ise mazurdurlar. Diğer ülkelerdeki müslümanlar, bu durumda olanları Darü'l-küfür olan ülkeden kurtarıp darülislama kavuşturmalıdırlar. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur: (Bölümün numarası 12; Page No. 53)  Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işte idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler. Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler. İşte onların barınağı cehennemdir;orası ne kötü bir gidiş yeridir.(97)Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiçbir yol bulamayanlar müstesnadır.(98)İşte bunları, umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır. Yine Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz! Halkından dini görevlerini yerine getirebilenler, yöneticiler ve otorite sahipleriyle tartışıp onların hatalarını düzeltebilenlerin ve yaşam tarzlarını değiştirebilenlerin onlar arasında kalması caizdir. Zira böyle kimseler, onlar arasında kaldığı sürece fitnelerden emin oldukları gibi dini tebliğ ve toplumu ıslah vazifelerini icra etmeleri de umulur. (Bölümün numarası 12; Page No. 54) Başarı Allah'tandır! Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam olsun.


Tags: