Behîmetü’l-En’âmın Zekatı

2358

Behîmetü’l-enâmın tanımı

Behîmetü’l-En’âm

Deve, sığır ve koyunlar

Behîmetü’l-enâmın zekâtının hükmü

Vaciptir. Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Şunu bilin ki, devesi, sığırı, davarı olup da zekâtını vermeyen her insan kıyamet günü, o malları, mümkün olan en iri ve en semiz şekilde karşısına çıkıp, sırayla boynuzlarıyla toslayacak, ayaklarıyla çiğneyecek. Sonuncusu da bu muameleyi yapınca birinci tekrar başlayacak. Bu hal, insanlar arasındaki hüküm bitinceye kadar devam edecek” [Müslim rivayet etti]

Behîmetü’l-enâmın zekâtının gereklilik şartları

1. Kişinin zekatla yükümlü olması için sahip olduğu hayvanların üzerinden bir yıl geçmiş olması gerekir.

Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Üzerinden bir -kamerî- yıl geçmedikçe, o malda zekât yoktur.” [İbn Mace rivayet etti]

2. Sâime (otlak) olmalıdır. “Saime (otlak) develerde her kırk için bir bintu lebûn (iki yaşını doldurup üçüncü yaşına basan dişi deve) (zekât) gerekir” [Nesaî rivayet etti]

Saime develer: Gıdasını yerden alan otlak develerdir. Kimsenin ekmeksizin Allah’ın izniyle yerden biten otlaklardan beslenenler saime hükmündedir.

İnsanların ektiği ekinden veya nebattan beslenen develer saime hükmünde olmadığı için bunlarda zekat vacip olmaz.

3. Sütünden ve yavrularından istifade edilen türden olmalıdır. Çalışan cinsten olmamalıdır.

Çalışan develer: Sahibi tarafından yerin sürülmesinde ve sulanmasının yanısıra yük taşımada kullanılan develerdir.

Çalışan develerde zekat yoktur. Bunlar kişinin elbiseleri gibi havâic-i asliyedendir. Şayet ücret karşılığında çalıştırılıyorsa bu develerin çalışmasından elde edilen ücretler üzerinden bir yıl dolduktan sonra haklarında zekat vacip olur.

4. Hayvanların, şerî nisab miktarına ulaşması.

Behîmetü’l-enâmın zekâtının şerî nisabı

Birincisi: Develerin nisabı ve her nisapda vacip olan miktar.

Enes bin Malik (radiyellahu anh) Ebu Bekir sıddık (radiyellahu anh)’in kendisine şöyle yazdığını nakletmiştir: “Bu, Resûlullah (sallâllahü aleyhi vesellem)’ın müslümanlara farz kıldığı ve Allah’ın da Resûlüne emretmiş olduğu zekât farizasıdır. 24 ve daha aşağı miktardaki deve için koyun olarak vâcib zekât, her beş devede bir koyundur. 25’e ulaştı mı, 35’e kadar, bir bintu mehâz (ikinci seneye basan dişi deve); 36’ya ulaştı mı 45’e kadar, bir dişi bintu lebun (üç yaşına basan dişi deve). 46’ya ulaştı mı 60’a kadar, erkek devenin aşacağı bir deve. 61’e ulaştı mı 75’e kadar, bir ceza’a (beş yaşına basan bir deve). 71’e ulaştı mı 90’a kadar iki bintu lebun. 91’e ulaştı mı 120’ye kadar, erkek devenin aşacağı iki hıkka (dördüne basan deve). 120’yi aşınca, her kırk için bir bintu lebun. Her 50’de, bir hıkka. Sâdece 4 devesi olana zekât düşmez, sahibi nâfile olarak verirse o başka. 5 devesi olana bir koyun düşer” [Buhari rivayet etti]

Develerin zekatı ve nisap miktarları

Develerin sayısı Ondaki vacip olan zekat miktarı
5 : 9 Bir Koyun
10 : 14 İki koyun
15 : 19 Üç koyun
20 : 24 Dört koyun
25 : 35 Bint Mahad (Bir yaşını dolduran)
36 : 45 Bint Lebun (İki yaşını dolduran)
46 : 60 Hukka (Üç yaşını dolduran)
61 : 75 Cezaatun (Dört yaşını dolduran)
76 : 90 İki bint Lebun
91 : 120 İki Hukk
120 : .... Her kırk adette: Bint Lebun ve her elli adette: Hukka zekat verilmelidir.

İkincisi: Sığırların nisabı ve her nisapda vacip olan miktar.

Muaz bin Cebel (radiyellahu anh) anlatıyor: “Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) beni Yemen´e gönderdi. Bana her 30 sığırdan, bir yaşında erkek veya dişi bir sığır, her 40 sığırdan İki yaşında bir dişi sığır almamı emretti.” [Ebu davud rivayet etti]

Sığırların zekatı ve nisap miktarları

Sığır sayısı Ondaki vacip olan zekat miktarı
30 : 39 Tebî’(sığırdan bir yaşını dolduran)
40 : 59 Müsinne (iki yaşını dolduran)
60 : 69 İki adet tebî’
70 : 79 Tebî’ Müsinne

Üçüncüsü: Koyunların nisabı ve her nisapda vacip olan miktar.

Yukarıda zikredilen Enes bin Malik (radiyellahu anh)’ın hadisinin devamında şöyle denmektedir: “Koyunun zekâtı sâime olanlardan alınır. (Sâime kırda otlatılan hayvana denir.) Sâime koyun 40’a ulaştı mı 120’ye kadar, bir koyun alınır. 120’yi geçti mi 200’e kadar, iki koyun alınır. 200’ü geçti mi 300’e kadar, üç koyun alınır. 300’ü geçti mi her yüz koyunda bir koyun alınır. Adamın sâime koyunları 40’tan bir eksik olsa ona zekât düşmez. Sahibi (nafile olarak) kendiliğinden verirse o başka” [Buhari rivayet etti]

Koyunların zekatı ve nisap miktarı

Koyunların adedi Ondaki vacip olan zekat miktarı
40: 120 Koyun
121: 200 İki koyun
201: 300 Üç koyun (ve her yüz koyuna bir koyun düşer )

Vacip olan zekat malının özelliği

Vacip olan zekat malı, malların ortası olmalıdır. Ne en iyisi ne de en kötüsü olmamalıdır. Kişi zekat vereceği hayvanın yaşını gözetmeli, yaşından daha küçük olanı seçmemelidir.

Böyle yaparak fakirlere kötülük etmiş olur. Daha yükseğini almamalıdır ki böyle yaparak zenginleri kayırmış olur.

Otlak, yavrusunu emziren, gebe ve malın en gözde hayvanını de vermemelidir. Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Ancak onların mallarının en güzellerini almaktan sakın.” [Buhari rivayet etti]

Behîmetü’l-Enâmın Birbirine Eklenmesi

Bu da iki çeşittir:

Birinci çeşit: Ayân karışımı

Malın iki kişinin ortak mülkiyetinde olmasıdır. Birinin payının, diğerinkinden ayırtedilemediği karışımdır. Ayân karışımı ya mirasla ya da satın almakla gerçekleşebilir.

İkinci çeşit: Evsâf karışımı

Her birinin payının bilindiği bir karışımdır. Aralarında civar yönünden bir yakınlık bulunmaktadır.

Her iki çeşitte birbirine eklenen iki malın, nisap miktarına ulaşmaları halinde, tek mal olarak değerlendirilmesi söz konusudur.

Karışıma ortak olan iki tarafın zekat düşen kimseler olması gerekmektedir. Şayet taraflardan biri kafir olursa karışım sahih olmaz.

Peygamber (sallâllahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “Zekât korkusuyla, müteferriklerin araları birleştirilmez, birleşik olanlar da ayrılmazlar. İki ortağın malından alınan zekâtta her ikisi de adalet üzere birbirlerine müracaat ederler” [İbn Huzeyme rivayet etti]

Sözkonusu karışım işi zekatın vücubuna neden olduğu gibi geçersizliğine de yol açabilir. Bu husus sadece behimetu’l-enâmla ilgilidir.

Müteferrik (ayrı) olanı birleştirmeye örnek: Her biri 40 koyuna malik olan üç kişi düşünelim. Bunların tamamı 120 koyun etmektedir.

Bunları tek başına aldığımızda, herbirine bir koyun; dolayısıyla üçüne toplamda üç koyun zekat düşecektir.

Fakat koyunların tümünü birleştirdiğimizde üçüne sadece bir koyun zekat düşecektir.

Dolayısıyla bu üç şahıs, üç koyun zekat vermemek için müteferrik (ayrı) olanı birleştirme yoluna gitmişlerdir.

Mütecemmi (birleşik) olanı ayırmaya örnek: 40 koyunu olan bir adam düşünelim. Bunları farklı iki mekandaki iki çobana vererek 20’sini bir yerde diğer 20’sini de başka yere gönderdiğini düşünelim.

Birbirinden ayrı olarak nisap miktarına ulaşamayacakları için bunlardan zekat alınmayacaktır.

04-05.jpg