Soru: Kelime-i Tevhid, İslam'ın üzerine bina edildiği beş esasın birincisidir. (Bölümün numarası 1; Page No. 96) Hz.Peygamber (s.a.v.) mezkur cümleyi, söylediğimiz gibi "Allah'tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed Allah'ın Resûlüdür" şeklinde mi öğretmiştir, yoksa "Allah'tan başka ilah yoktur" şeklinde mi öğretmiştir? Bu konuda Kur'ân-ı Kerim'de ve sahih hadis kitaplarında nasıl gelmiştir?. Allah'ın kitabında varsa, hangi surede ve ayet numarası nedir? Eğer güvenilir hadis kitaplarında ise, hangi sayfa ve hadis bölümlerinden hangi bölümdedir? İslam ümmetine,her hangi bir lafız yahut cümle ilave etme hakkı verilmiş midir, verilmişse bu hangi Kur'ân ayeti yahut sahih hadistedir? Eğer bu güzel ve iyi idiyse, bu konuda şeriatın hükmü nedir?.
Komisyon aşağıdaki şekilde cevaplamıştır:
Cevap: Kelime-i Tevhid, "Allah'tan başka ilah yoktur" cümlesidir. Soruda söylediğin gibi bu, İslam'ın üzerine bina edildiği beş esastan biridir. Bilakis onun rükunlarından birinci rükündur. Bu Kelime-i Tevhid'i ve diğer beş rükunu bize Peygamber (s.a.v.) şu hadisinde öğretmiştir: İslam dini, beş şey üzerine bina edilmiştir: Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, hac etmek, ramazan ayında oruç tutmak. Hadisi Ahmed, Buhari, Müslim, Nesai ve Tirmizi İbn-i Ömer'den (r.a.) rivayet etmişlerdir. Şu hadisinde de bunu öğretmiştir: İnsanlarla, "Allah'tan başka ilah yoktur ve benim Allah'ın peygamberi olduğumu" söyleyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim bunları söylerse, benden kanlarını ve mallarını korumuş olur. Ancak İslam'ın koyduğu hakk müstesna. Sonra onların hesabı Allah’a aittir. Hadisi altı hadis imamı rivayet etmiştir.
İbn-i Abbas'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) Muaz'ı Yemen'e gönderdiği zaman ona şöyle buyurmuştur: Sen, ehli kitaptan bir topluluğa gidiyorsun. Onlarla karşılaştığın zaman onları ilk olarak "lâ ilâhe illallah" demeye davet et. Bir başka rivayet de şöyledir: Onları Allah’ı birlemeye davet et. Eğer onlar sana bu konuda itaat ederlerse onlara, Allah’ın kendilerine her gün beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Eğer bu noktada da sana itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere Alah Teala’nın kendilerine zekatı farz kıldığını bildir. Eğer bu noktada da sana itaat ederlerse, onların mallarının en iyisini almaktan ve mazlumun bedduasından sakın. Zira mazlum ile Allah arasında hiçbir perde yoktur.
(Bölümün numarası 1; Page No. 97)
Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
Allah Te'âlâ, kitap ve sünnette teşri olunan her şeyde kendisine ve Resûlü Hz. Muhammed'e (s.a.v.) itâ'at etmeyi emretmektedir. Allah Te'âlâ şöyle buyurmuştur: De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez. Yine şöyle buyurmuştur: Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yine şöyle buyurmuştur: Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.
Ümmetin, Allah'ın kitabı ve Resûlü'nün (s.a.v.) sünnetine, bir hüküm, bir söz yahut bir cümle ziyade etme, yahut bir şey ilave etme hakkı yoktur. Bilakis bu, bid'attır. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kim bizim dinimizde olmayan bir şeyi ortaya çıkarırsa, o reddolunmuştur, makbul değildir. Bir başka rivayette şöyle buyurmuştur: Her kim, işimiz (dinimiz) üzere olmayan bir amel işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur.
Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.), âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.