(Bölümün numarası 1; Page No. 177)
Tevessül etmek
(13845) Numaralı fetvanın ikinci sorusu:
Soru 2: Rabbimize şöyle demek caiz mi: Allah'ım sen her şeysin, her şey senden, her şey sana, her şey seninle ve her şeyin her şeyisin. Ey merhametlilerin en merhametlisi rahmetinle bağışla?
Cevap 2: Bu şekildeki tevessülün bir aslı yoktur. Şer'i olan ise şöyledir: Kul Rabbine, imanla, salih amelle tevessül eder. Nitekim Allah şöyle buyuruyor:
En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin.
Sünen'de geçen bir rivayete göre Abdullah b. Bureyde, babasından şöyle nakletmiştir:
Resulullah (s.a.v.) bir adamı şöyle dua ederken işitti: “Allahım! Senin Allah olduğuna, senden başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah olmadığına, bir ve samed olduğuna,doğmamış ve doğurmamış olduğuna, hiçbir benzerinin olmadığına şehâdet ederek senden dilerim.” Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Nefsim kudret elinde olan (Yüce Allah)’a yemin olsun ki, bu adam Allah’a, onunla dua edildiğinde duaların kabul olduğu; onunla istenildiğinde isteklere kavuşulduğu İsm-i Âzam’ıyla dua edip istekte bulunmuştur.”
Sahihayn'de nakledilen bir rivayete Abdullah b. Ömer, Hz. Peygamber'den (s.a.v.) şöyle işitmiştir:
(Bölümün numarası 1; Page No. 178)
(Bölümün numarası 1; Page No. 179) “Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine: Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler. İçlerinden biri söze başlayarak: Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler. Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi. Bir diğeri söze başladı: Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım. Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi. Üçüncü adam da: Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona: Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız: Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü. Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler”.
Başarı Allah'tandır! Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âilesine ve sahabesine salât ve selam etsin.